Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Benim de bir insan tarafım vardi Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler içinde benim ellerim Anlamıyor musun? Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim"
Sensizliğin sessizliği
Sensizliğin ayazında yoklarken yüreğimi Sensizliğin sessiz sokaklarında yürüyorum, sokaktaki tek ses benim sana doğru gelen adım seslerim, Duyuyor musun sende ? Sana gelmek için revan oldum yollara, İçimde sana olan kocaman özlemle geliyorum.. Adımlarının yer ettiği izlere basa basa Yaklaşıyorum kokuna, Senin geçtiğin yollar Nisan yağmurundan, sonraki toprak kokusu gibi kokuyor, yaklaşıyorum sana, Duyuyorum sesini,bana seslenişini Gel bul beni diyişini, Sokağın başında seni görüyorum, Sende beni Yüzünde muazzam bir tebessümle Bakıyorsun bana, Ellerini uzatıyorsun tutmam için İşte biraz daha yaklaştım ela gözlerine, İşte sensizliğin hasreti tam bitti dedim, Elimi uzattım ellerini tutmak için, O sırada gecenin karanlığında odamda Ellerim boşluğa uzanmış şekilde, Gözlerimde yaşlarla uyandım yine sensizliğe... H.K
Reklam
Bir belirsizliğe takılmış hayaldenizi çizgilerim Nereye saklandığını unutturana kadar saklanmak ister eksilmiş bedenim Ulaşmak niyetinde degilken ellerim Gelip bulamamak Bulup da görememenin ıstırabıyla diz çöker masumiyetim... 25/4/2024 Pınar PEKĞÖZ
Uzun bir şiirin son dizesindeyim. Bir sağnağın son damlası kaldı içimde, Bağıracak gücüm yok, fısıldasam kimse duymuyor. Sokaklara çıkıyorum ellerim yüreğimde , Benim gördüğüm şeyleri kimse görmüyor.
Ne benim ellerim çalışkan eskisi gibi Ne senin kalbin benimkiyle sıcak Sevgilim sadece fakirlik Her şeyi bir iken ayırmak.
21.04.2024
Ellerim buz kesmiş gibi soğuk, sanki dokunsa hissedemezsin, sanki dokunmaktan çekinirsin. Zaman, sanki koşuyor, hiç durmadan ilerliyor, bir anı bile es geçmeden. Vakit ise dar geliyor, yetmiyor, sığamıyorsun içine. İsmin gizli, sanki yüreğimin en derin köşelerine saklı, sadece benim bilip hissettiğim bir sır gibi. Gözlerim yine göğe dönük, hisli hisli bakıyorum. İçimde fırtınalar kopsa da dışarıya hiçbir şey yansımıyor gibi. Yaralarımı dikerken dikişler tutmuyor, sanki her bir dikişten damla damla seni kaybediyorum. Kara bulutlar gökyüzünü kaplamış, her yer gri, her yer sisli. Sırlanmış yıldızlarım var, içimde parlayan ama kimseye gösteremediğim. Yollar ıslak, sokak sokak seni arıyorum. Ama bulunmuyorsun, sanki bulunmak istemiyorsun. Gözlerim nemli, istesem de gizleyemem içimdeki fırtınayı. Gel desem yine gelmezsin, her seferinde kalbim biraz daha kırılır. Bilirim ki, sen de beni istiyorsun ama ayaklarına söz geçiremezsin. Kırk hüznün kırkını yaşadım, arttı yüzümdeki çizgiler, döküldü saçlarım. Otuzumda yaşlandım, her yaşamış olduğum acıyla birlikte. Bilemem, zaman tekrar getirir mi bizi yan yana? Hasretin ateşi her an içimi yakıyor, yanan bir ateş gibi. Ya öldür beni bu hasretle ya da yaşat, ama ortada bırakma beni. Seni heba etmedim, sevdamı korudum. İplere boncuklar dizdim, her birine senin yüzünü çizdim. Yokluğunu yaşadım, çektiğim acıları hiç bitmedi. Öldüm ve öldüğümü hissettim, ama sonra dirildim ve yeniden hayata tutundum.
Reklam
Gri gün
Gökyüzüne bakmıyor artık gözlerim, Bulutlar ağlasa ne çıkar, yaşlarım deniz değil. Her adımda bir parça daha yitiriyorum kendimi, Sokaklar sessiz, ben daha da sessiz. Yalnızlığım, kalabalıklar içinde bir gölge, Ne sen soruyorsun halimi, ne ben söylüyorum. Gülüşler sahte, bakışlar boşlukta kaybolmuş, Dünya dönüyor sanıyordum, meğer başım dönüyormuş. . Ellerim ceplerimde, umursamaz adımlarla, Her şeyin bir anlamı varmış gibi yaparak. Ruhumun rengi gri, düşlerim yarım, Nasıl olsa, sonunda hepimiz yalnızız.
Saatin kaç olduğunu biliyor musun? Niye böyle uzak bana, ellerim, ayaklarım? Her yanım uyuşmuş, öldürseler duymam Ülkem şimdi niye bu kadar yakın? Kollarımla sarabilirim sanki, uzansam…
Ahmet Erhan
Ahmet Erhan
Sevdan Beni
Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni...
Reklam
yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi her gün bir kadın ağlar benim yüzümde büyük dertler için benim ellerim anlamıyor musun sen sevildiğin için güzelsin bu kadar ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Sana Bir Tanrı Getirdim
. . . Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler için benim ellerim Anlamıyor musun Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Bugün zamansız mekanları dolaşıyorum. Gün ışığının kaçındığı kuytu merdivenlerde gezinen bir gölgeyi takip ediyorum. Gölge diyorum ama nasıl? Burası kapkaranlık. Bilmiyorum nereden geldim ve neden buradayım? Tanıdık gelmiyor dolaştığım odalar, dokunduğum eşyalar. Yalnızca bir ses: tik tak. Onu tanıyorum: Daima kaçtığım ve sıyrıldığım ânın sayacı. Gölge, ben peşine düşmezsem ilerlemiyor. Çıkış diyorum, onu yakalayınca mı? Nasıl olur da merdivende yukarı ya da aşağı gittiğinizi anlamazsınız? Ben anlamıyorum.Yönler ve boyutlar karışıyor. Ayağım boşluktan boşluğa yalpalıyor. Zihnimde zifiri karanlıklar… Bir dönemece rastlıyor gölge; sanki varoluş kaynağını, ışığını kaybetmiş gibi yolundan ayrılıyor. Ben ise biraz daha ilerlersem düşecek gibiyim, tutunacak korkuluk yokluyor ellerim.
İnsanın hayatla kurduğu ilişki en çok ellerinden okunurmuş. Ellerimden okunuyor: Sakin, zarif, yavaş, kuru. Usul usul saça, yaprağa, suya, kapıya değiyor. Usulca günü geceye, geceyi güne çeviriyor. Ellerim, hayata karşı yeni bir merhamet.
Sayfa 48 - Metis yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.