Bizim içindi herşey..
Kitap isminin hakkını vere vere, içerisinde bir yerlerde vatan sevgisi barındıran herkesin gözlerini doldura doldura, yürekleri kabartarak okunan bir kitap.. vatanımızı kurtardığımız, perişan ancak hep gururlu olduğumuz o hüzünlü-çılgın günleri çok akıcı, anlaşılır, hissedilir bir dilde yazmış sayın Turgut Özakman.. geçmiş dönemlerde ne denli kıymetli, fedakar, cefakar insanların öz çabaları ile kurtarılan bir vatan.. ve ne yazık ki aynı dönemlerde bu yürekli insanların çabalarının hüsran ile sonuçlanmasını ellerini ovuşturup, salyalarını akıtarak bekleyen, iktidar hırsına tutulmuş hainler.. Vatan sevgisinden başka bir sevgi tatmadan şehit düşüp yiten onbinlerce mehmet.. Sevgili okurlar, savaşın ne hazin, barışın ne kıymetli olduğunu sizlere iliklerinize kadar hissettireceğine inandığım bu başyapıtı lütfen okuyun ve evlatlarınıza da okutun.. çünkü bu romanın bütün kahramanları hatırlanmayı ve bugünler görülsün diye nasıl yokolduklarının bilinmesini hakediyorlar..
"Bütün hayvanlar eşittir. Ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir."
Kitabı okudukça hayvan çiftliğindeki koyunlar hep bir çağrışım yaptı ama konu o değil
Yazar, hayvanlar üzerinden aslında insanları, devlet adamlarını, devrim ve yasaları hicvetmiş.
Bir çiftlikte yaşayan hayvanların kendilerini ezen ve sömüren yönetimi devirip, eşitlikçi bir toplum oluşturmalarını ama zamanla iktidar düşkünü domuzların iradeyi ellerine aldıklarında insanlardan daha acımasız bir diktatörlük kurmasını anlatıyor.
*Kitapta asla unutamayacağım şey, koyunların sürekli "Dört ayak iyi,iki ayak kötü" şeklinde Meeelemeleri
Romandaki baş karakter olan domuzun Stalin'i simgelediğinden çok benim kafamda çağrıştırdığı şey bambaşkaydı.
Kısaca mutlaka okunması gereken bir kitap.
328 syf.
8/10 puan verdi
Gülsoy, kitabın bir yerinde "Bazen bir tek kitabı derinlemesine okumak bir kütüphane araştırması kadar ufkunuzu genişletebilir" diyor. Bu kitapta benim deneyimlediğim şey de bu oldu. Okulun kütüphanesinde, özellikle aradığım bir kitap olmadan gezinmek çok sık yaptığım bir şeydir. Bu kitaba da o turlarımın birinde bir rafta rastladım.
Nazan Bekiroğlu okurken, gözümün önüne nakış işleyen bir kadın silüeti gelir. Aynen böyle nakış işler gibi yazan incelikli bir yazar. Bazı bölümler durup okuduğunuzu sindirmeniz ve onun içinize sıcacık akışını hissetmeniz için yazılmış gibi.. Ah Mücellâ.. Büyürken ve yaşamda ilerlerken o kadar farklı yaşamlara tanık oluyor ki, kendi yaşanmamışlığı kimi zaman hüzün, kimi zaman da sevinç uyandırıyor. Kaderindeki nasibe asla isyan etmeyen mütevaziliği de beni benden aldı. Sıcacık roman. Ne diyebilirim başka.. Ellerine, yüreğine sağlık Sevgili Nazan Bekiroğlu :)
·
Not rated
Merhaba arkadaşlar, bu kitabı çok önceden okumuştum bayağı ağlamıştım:(
Eğer duygusal bir kitap okumak istiyorsanız mutlaka öneririm, yazarın ellerine sağlık. Bu arada küçük bir not, keşke kaza yaptıklarını en başından öğrenmeseydik , Deniz'in öleceğini tahmin ettiğim için geçmişlerini okurken pek tat alamadım ve keşke Deniz ölmeseydi bende yeri çok farklıydı:(
A VE Z ARASINDAKİ BÜTÜN ÇARESİZLERE
Kitabın ilk cümlesinden itibaren anladım nasıl karanlık bir yola girdiğimi. Okudukça kayboldum. Kayboldukça kendimi buldum. Okurken ellerim titredi, bazen gözlerim doldu ama daha çok kafamda bir kurşunla gezdim sayfaların arasında. Olay örgüleri ve kuruntularıyla insanı yerden yere vuran Hakan Günday'a, 'öldürmeye teşebbüs'
