Hatırlamak için unutman gerekir, ben hiç unutmadım. İlk günkü kadar sıcak yerin, merhametle ellerim; seninle. Sen de unutma hiç.
Bir anıyı ağırlamakla geçen bir hayatın, en güzel anısı olarak kalacaksın. Bir yerlerde bir şekilde iyi ol. Ayağına çiçekler sersin dünya hep. Sen yine gül bir yerde, dünya dönsün, sen sadece gül. Ellerin, hep güzelliklere dokunsun. Ellerini ve dahi seni hep, çoktan çok...
Ellerin elimdeyken, diğer elimle bütün dünyaya karşı çıkıp, bütün dünyayı mağlup edebilirimlerle severken, baktığım her yerde ilkönce orda olmayışını görüyorumlara uzanan hikayenin güzeli sendin benim için. Gördüğüm en güzel yanılgısın, sarılalım mı?
Dişlerine baktı; beyaz, güçlü ve düzgün olduklarını düşündü. Ama biraz daha bakınca kafası karıştı. Beyninin derinliklerinde depolandığı yerden çıkıp gelen belli belirsiz bir bilgi, her gün dişlerini temizleyen insanlar olduğunu söyledi ona. Tabii bunlar üst tabakadan, yani Ruth’un sınıfından insanlardı. O da her gün dişlerini temizliyor
Ellerin, ellerimle aşinadır
Ey geç bulduğum benim seninle konuşuyorum
Bulutun kasırgayla
Otun çöl ile
Yağmurun deniz ile
Kuşun baharla
Ağacın ormanla konuştuğu gibi
Çünkü ben senin köklerini kavramışım
Çünkü benim sesim, senin sesinle aşinadır.