Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mahmut kemal

eskiden bildiğimiz yerler, kendilerini kolaylık olsun diye yerleştirdiğimiz mekânlar âlemine ait değildirler sadece. o zamanlar ki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görüntünün hatırası belirli bir ânın özleminden ibarettir ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi uçup gider."
Sayfa 398Kitabı okudu
Reklam
ama bir inanç yok olduğu zaman, yeni şeylere gerçeklik kazandırma gücümüzü kaybettiğimizde, bunun yokluğunu telafi etmek üzere inancımızın bir zamanlar hayat verdiği eski şeylere fetişistçe bir bağlılık, sanki ilahi güç bizim içimizde değil, onların kendisindeymiş ve inançsızlığımız tesadüfi bir sebepten, tanrıların ölümünden kaynaklanırmış gibi, gitgide güçlenerek varlığını sürdürür."
Sayfa 396Kitabı okudu
doğal olarak bir kenti oluşturan öğeleri floransa ismine sığdıramadım ve giotto'nun dehasının özü olduğunu düşündüğüm şeyi birtakım bahar kokularıyla dölleyerek, tabiatüstü bir şehir yaratmak mecburiyetinde kaldım."
Sayfa 365Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
hayatta o kadar çok şeyle ilgileniriz ki, belirli bir durumda, henüz mevcut olmayan bir mutluluğun temeli atılırken, aynı sırada, çektiğimiz bir acının doruk noktasına çıkması oldukça sık rastlanan bir durumdur."
Sayfa 356Kitabı okudu
çünkü insan eski benliğinin duygularına boyun eğmeyi sürdürerek değişemez, yani başka birisine dönüşemez."
Sayfa 352Kitabı okudu
Reklam
bir insanın kendisine bütün dürüstlüğüyle elini uzatan birinin arkasından gülmekle hayat boyu içinden çıkamayacağı bir batağa saplandığını anlamaması inanılır gibi değil gerçekten."
Sayfa 269Kitabı okudu
gerçekten de hayatta, çoğunlukla swann'dan çok daha parlak kişilerin, çevresi tarafından yanlış anlaşılmamış bir âlimin, bir sanatçının entelektüel üstünlüğünü çevresine kabul ettirmiş olduğunu kanıtlayan şey, çevresindekilerin onun fikirlerine duydukları hayranlık değil ( çünkü bu fikirler onları aşar), iyi kalpliliğine duydukları saygıdır."
Sayfa 227Kitabı okudu
halk doğanın büyüsüne, zarafetine, şekillerine ilişkin yegâne bilgisini ağır ağır sindirilmiş bir sanatın basmakalıp örneklerinden öğrendiği için ve özgün bir sanatçı da bu kalıpları reddetmekle işe başladığı için, bu bakımdan halkı tam olarak temsil eden M. ve Mmme cottard, kendilerinin müzikte armoni, resimde güzellik dedikleri şeyi ne vinteuil'ün sonatında bulabiliyorlardı, ne de ressamın portrelerinde."
Sayfa 201Kitabı okudu
bir insanın, bilinmeyen bir hayatın parçası olduğunu ve ona olan aşkımız sayesinde bu hayata nüfuz edebileceğimizi zannetmek, bir aşkın doğmasında en temel unsurdur ve başka hiçbir şeyin önemsenmemesine yol açar. bir erkeği sadece fiziksel görünümüne bakarak değerlendirdiklerini iddia eden kadınlar bile, bu görünümde özel bir yaşayışın yansımasını bulurlar."
aslında bu oyundan zevk alıyorduk, çünkü insanın, adlandırdığı şeyi yarattığına inandığı yaşlardaydık henüz."
Reklam
nesnelerde ruhumuzun onlara aksettirdiği, kendilerine değer kazandıran yansımayı bulmaya çalışırız."
dışarıdaki bir nesneyi gördüğümde, gördüğümün bilinci nesneyle arama girer, etrafını maddesine doğrudan dokunmamı engelleyen ince bir manevi şeritle kuşatırdı; tıpkı ıslak bir nesneye yaklaştırılan akkor halindeki bir cismin önünde daima bir buharlaşma kuşağı oluşturarak ıslaklığa değmediği gibi, gördüğüm nesnenin maddesi de -ben onunla temas etmeden- adeta buharlaşıyordu."
halıların solmuş renkleri resme bir ifade, bir vurgu, bir ışık katmışlardı."
bir köy saati gibi aylak ve dakik, işsiz güçsüz ve düzenli, tasasız ve ihtiyatlıydılar, çamaşır kokusu, sabah vaktinin kokusu, ibadetin kokusuydular, kaygıyı arttırmaktan başka işe yaramayan bir huzurda ve içinde yaşamadan geçip gidenler için sınırsız bir şiir kaynağı olan bir yavanlıkta mutluluğu bulmuşlardı."
ne var ki, uzak bir geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kırılgan, ama daha uzun ömürlü, daha maddeden yoksun, daha sürekli, daha sadık olan koku ve tat, daha çok uzun bir süre, ruhlar gibi diğer her şeyin yıkıntısı üzerinde hatırlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacıklarının üstünde, bükülmeden hatıranın devasa yapısını taşımaya devam ederler."
404 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.