35. Kendinize karşı şeffaf olun. Zihniniz için bir sera yapın ve gözleyin.
36. Emily Dickinson okuyun. Graham Greene okuyun. Italo Calvino okuyun. Maya Angelou okuyun. Ne isterseniz onu okuyun. Okuyun yeter ki. Kitaplar olasılıklardır. Kaçış yollarıdır. Çıkış yolu bulamadığınızda size seçenekler sunarlar. Her biri, yerinden sökülmüş bir zihne yuva olabilir.
37. Eğer güneş ışıl ışılsa ve çıkabiliyorsanız dışarı çıkın.
38. Dünyadaki yaşamın temelinde değişimin olduğunu unutmayın. Arabalar paslanır. Kâğıtlar sararır. Teknoloji eskir. Tırtıllar kelebek olur. Geceler güne döner. Depresyon geçer.
39. Dinlenmeye hiç zamanınız olmadığını hissettiğiniz an, dinlenmek için en fazla zaman yaratmanız gereken andır.
40. Cesur olun. Güçlü olun. Nefes alın ve devam edin. Bunları yaparsanız ileride kendinize teşekkür edersiniz.
1998 ilkbaharında Bluma Lennon, Soho’daki bir kitapçıdan Emily Dickinson’ ın Şiirler’inin eski bir baskısını aldı ve ilk köşe başında, tam da ikinci şiiri okumaya başladığında bir arabanın altında kaldı.
“Hope” is the thing with feathers —
That perches in the soul —
And sings the tune without the words —
And never stops — at all —
And sweetest — in the Gale — is heard —
And sore must be the storm —
That could abash the little Bird
That kept so many warm —
I’ve heard it in the chillest land —
And on the strangest Sea —
Yet — never — in Extremity,
It asked a crumb — of me.