Jackson’un fabrikada, bir makinada kopan kolunu düşündükçe üzülüyordum. İlk kez hayatın yalın gerçeklerini görüyordum. Üniversite hayatımın, çalışmalarımın ve kültürümün yaşamın bu çıplak gerçekliğiyle alakası yoktu. Hayatla ve toplumla ilgili, kağıt üzerinde gayet güzel görünen kuramlardan başka bir şey öğrenmemiştim, oysa şimdi hayatın ta kendisini görmüştüm. Jackson’un kolu hayatın bir gerçeğiydi.