Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

firketemre

firketemre
@emret
müzisyen, besteci ve söz yazarı olarak fethiye de yaşıyorum ,
müzisyen
lise
istanbul
antakya
3 okur puanı
Nisan 2016 tarihinde katıldı
159 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Fabien’in Suçu Ne?
Fabien’in Suçu Ne?Serpil Tezcan
8.2/10 · 9 okunma
Reklam
Yunus Emre
Hayat dediğin sıralı doğumlardan, sırasız ölümlerden ibaret.
Sayfa 43 - gece kitaplığı yayınlarıKitabı okudu
189 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Zafer’in yeğeni esprili şakacı biriydi yol boyunca Mete’yi yumuşatmayı başardı. Kasabaya vardıklarında baba eski öğretmen arkadaşlarıyla çarşıda dolaşıyordu. Munzurluk yapmayı seven yeğen Mete’nin ellerini tutarak; - Bak Mete şurada yürüyen üç adam var ya görüyor musun? - Evet gördüm. - Onlardan birisi senin baban bakalım tanıyabilecek misin diye gönderdi. Adamların sırtı dönük ellerini arkalarına bağlamış sohbet ediyorlar. Mete koştu ortada duran adamın ellerini arkadan tuttu, adam arkasını dönüp; - Aman çocuğum sen de kimsin? - Ben senin oğlun Mete’yim! Zafer başını kaldırıp uzaktan onları izleyen yeğenini gördü. Yeğeni başını sallayarak onayladı. Mete doğru adamı tutmuştu. Zafer’in yeğeni gördükleri karşısında çok etkilenmişti.
Gri Perdeler
Gri PerdelerSerpil Tezcan · Beda Yayınları · 20066 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
189 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Gri Perdeler
Gri PerdelerSerpil Tezcan
10/10 · 6 okunma
Umudumuzu yitirmiş vaziyette döndük geliyoruz. Mustafa; - İyi ki yanlış adres. Ya gerçekten doğru olsaydı. Anneni bulmadan kaybetmiş olacaktık.Birkaç adım uzaklaşmıştık ki; konuştuğumuz kız arkamızdan seslendi. - Bakar mısınız! - Ne oldu bacım? - Aklıma geldi. Yolun sonunda bir bakkal var. Orayı işleten kadının kız kardeşinin adı da Zahide’ydi galiba. İsterseniz bir de oraya sorun. - Teşekkür ederiz bacım. - Önemli değil. Keşke senin gibi bir kardeşimiz olsaydı. Yolun sonunda ki bakkala vardık. Ben bir kenarda durdum. Olacakları bekliyorum. - İyi günler abla, biz birini arıyoruz. - Buyurun kimi arıyorsunuz. - Zahide adında birini tanıyor musunuz? Şu memleketliymiş. - Hayırdır ne yapacaksınız? Neden arıyorsunuz? - Biz Kırıkkale’den geliyoruz. Çok önemli bir konu vardı da. - Ne dediniz? Kırıkkale’den mi? Yoksa sen Aykut musun? Aykuuut diyerek bayıldı. * İçeriden birileri çıktı. Konu komşu koşuşturdu. Su kolonya derken kadın kendine geldi. - Yavrum benim sen Aykut’sun değil mi. Tıpkı annene benziyorsun. Seni hemen tanıdım. Kopya gibisiniz. Annenle yıllardır bu anı bekliyorduk yavrum. Ben senin teyzenim. - Peki ya annem yaşıyor mu? Sen ondan haber ver. - Dur acele etme hele kendime geleyim bir. Oh Allah’ım. Annen yaşıyor şükürler olsun ,ama burada değil yurtdışına gitti. İkinci kez evlenince kocasıyla birlikte Avustralya’ya yerleştiler. Ama annen hep haberini bekliyor. Umudunu hiç kaybetmedi. Giderken bana” abla göreceksin Aykut benim oğlumsa beni arayıp bulacak” demişti.
Sayfa 145 - bedaKitabı okudu
Reklam
Başka bir yaşam biçimine adım attığım bu ortamı kabullenmek, kadere boyun eğmek çaresizlikten başka bir şey değildi. Bu yaşamın neresinden tutup da mutlu olacaktım acaba? Yaşadığım bunca şeyden sonra yaradanın layık gördüğü bu muydu? Zavallı Aykut, zavallı Senay! Siz isteseniz de, istemeseniz de evcilik oyunu başladı artık. Daha düğünün ertesi gününde kayınpederim; - Ne o? Karının koynundan kalkıp işe gitmeyi düşünmüyor herhalde? diyordu. Aklınca şaka yapıyordu, gevrek gevrek gülüyordu. Oysa ben erkenden kalkmıştım. Suratım asıldı. Odama girerek derin derin nefes aldım.
Sayfa 114 - bedaKitabı okudu