Bütün tarihçiler, devletlerin ve halkların dışsal eylemlerinin, aralarında anlaşmazlık çıktığı zaman bu anlaşmazlığın kendini savaş olarak gösterdiği ve savaştaki başarının küçük ya da büyük olmasının, devletlerin ve halkların siyasi gücünü arttırdığı ya da azalttığı konusunda hemfikirdirler. Başka bir imparatorla ya da kralla anlaşmazlığa düşen herhangi bir kral ya da imparatorun ordu toplaması, düşman ordusuyla savaşması, zafer kazanması, iki, üç, on bin kişi öldürmesi ve sonuçta bir devlete, birkaç milyonluk tüm halkına boyun eğdirmesi hakkındaki tarihi hikayeler ne kadar garip olursa olsun, halkın toplam gücünün yüzde biri kadar güçlü bir ordunun yenilgisinin, halkı boyun eğmek zorunda bırakması ne kadar anlaşılmaz olursa olsun, tarihin bütün gerçekleri (bildiğimiz kadarıyla) bir halkın ordusunun başka bir halkın ordusu karşısında küçük ya da büyük bir başarı kazanmasının, halkın gücünün artmasının ya da azalmasının nedeni, ya da en azından önemli bir belirtisi olduğunun doğruluğunu onaylar Ordu zafer kazanır ve savaşı kazanan halkın hakları, yenilen halkın zararlı olacak şekilde hemen artar. Ordu yenilgiye uğrar ve halk, yenilginin derecesi oranında haklarından mahrum kalır, ordusu mutlak bir yenilgiye uğramışsa tamamen boyun eğer. Eski zamanlardan günümüze kadar (tarihin bize gösterdiğine göre) böyle olagelmiştir Napolyon'un bütün savaşları bu kuralı doğrular.
Sayfa 619Kitabı okudu
Yakın Tarih Dersleri İkinci bir adam Atatürk sonrası Türk Cumhuriyeti devletini yönetemedi. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir ileri görüş dahisinin yerini doldurmak kolay değildi. İkinci dünya savaşı birinci dünya savaşının başarısızlığı emperyalizmin tarafından giderilmek istendi. Bugün devam eden birinci dünya harbidir. Batı emperyalizmi
Reklam
Değerdi. Bir kadın, bir kadına her zaman değerdi. Dokunurdu kalbine, ruhuna, birbirlerini her zaman iki kadın daha iyi anlar, ifade eder, temsil ederdi. Bir kadın bir kadına dağ bir kadın bir kadına yol, bir kadın bir kadına her zaman dost olurdu; en büyük düşmanı bile olsa bu hayatta, bir gün yere düşerse yine o düşman üzerine düşen gölge olurdu.
Sayfa 586Kitabı okudu
1966: Yazılar-Kitaplar-Olaylar: Atsız, Nejdet Sançar ve Türkçüler CKMP'yi destekliyorlardı ama Ötüken'in Kasım 1965 sayısından itibaren CKMP ve Türkeş hakkında bir suskunluk vardı. CKMP hakkındaki son haber, seçimlerden hemen sonraki 20 Ekim 1965 tarihli nüshada çıktı. Diğer partilerin farklı kesimlerden oy aldığı, "Türkeş'in
Gençlerle Başbaşa
- Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. - Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. - Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşman gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Bütün ruhî ve bedenî kuvvetinle
"Çöldeki en büyük düşman çölden başkası değilmiş. Çöl sadece kendisini anlayanların, huyunu bilenlerin, kadim güce saygı duyanların yaşamasına izin verirmiş."
Reklam
İslam, hakikat medeniyetinin en parlak örneği olarak doğduğu zaman, insana bir muştu gibi gelmiştir, yoksa bir düşman gibi değil. Eğer islam gelmeseydi, Ortaçağ'ın karanlığında boğulan insanlık, belki adeta, o zaman intihar etmiş olacaktı. İnsanlığı kurtaran islam, bugün kendi büyük krizini atlatıp yeniden dirilirse, bundan insanlığa zarar değil, büyük fayda gelecektir.
"Ey İnsan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgâr geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı uranyumda değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden kopararak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihinin hiçbir
Ermeniler, Rumlar açıktan açığa Türk namını, Türk namusunu çiğniyorlar. Padişah hala da Ermenilere sığınıyor, onlardan yardım istiyor. "Aziz ve muhterem" olan Ermeni dostlarını her gün sarayında saygıyla kabul ederek, devlet işlerini ellerine emanet ediyor. Düşmanlar sultan saraylarını müsadere ederek, eşyalarını sokaklara atıyor,
"Arap Bahar"ının siyonist düşman üzerinde kuvvetli bir fırtınaya dönüşmesi en büyük duamız ve ümidimizdir.
Sayfa 189
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
Yaşam Kalite Düzeyimiz Nasıl Artabilir? Yaşam kalite düzeyimizin artabilmesi için ilk önce ortadoğu ve batı sömürge zihniyetinden uzaklaşmamız gerekir. Yirmi yıldır dinci siyasi ideolojik bataklık ülkemizi böyle bir felakete batının ülkemiz üzerinde bir asır önce ki planlarına hazırlık amaçlı bir çabaya dönüşmesine yol açtı. Bir asırlık
Soruyorum, hiçbir suç işlememiş ve kötülük etmemiş olan kişilerin, yalnızca aydın olmalarından dolayı düşman muamelesi görmelerinden ve öldürülmelerinden ve kötüleri titretmesi gereken idam sehpasının, hoşgörü ve erdemin en yüce örneklerinin akla gelen her türlü alçaklık belirtisiyle halka teşhir edildiği bir alan olmasından daha acı ne bulunabilir? Kendisinin dürüst olduğunu bilen kişi, bir cani gibi öldürül mekten korkmaz, hiçbir cezadan da çekinmez. Herhangi bir yuz kızartıcı davranıştan dolayı vicdanı sızlamamaktadır. İyi bu amaç uğruna ölmenin ceza değil onur sayılacağını, özgürlük uğruna ölmenin ise en büyük görkem olduğunu düşünür
Sayfa 96 - Çeviri :Afşar TimuçinKitabı okuyor
Düşen büyük adamı en sevdiği unutur, yükselen züğürde düşmanları dost olur. Sevgi talihin peşindedir diyecek insan, bunca dost görünce büyüklere kul kurban! Başı darda olan dayanak aramaya görsün, sözde dostları düşman kesilir bütün. İsteklerimiz öyle çatışır ki kaderimizle bütün kurduklarımız yıkılır gider. Düşünceler bizim, olaylar bizim değiller.
Sayfa 85 - GonzagoKitabı okuyor
Çöldeki en büyük düşman çölden başkası değilmiş. Çöl sadece kendini anlayanların, huyunu bilenlerin, kadim gücüne saygı duyanların yasamasına izin verirmiş.
Şeytan apaçık bir düşman olsa da insanın en büyük düşmanı o değildir. Zira kötülüğe sevk etmeye çalıştığı insan üzerinde herhangi bir yaptırım gücü yoktur. Dışarıdan gelir, vesvese verir, insan onun şerrinden Allah'a sığınınca kaçar gider. Ha bir daha gelmez mi, tekrar tekrar gelir gider. Asla pes etmez. Fakat asıl düşman her daim içimizde ve ölene dek bizimledir. Bu düşman, insanın biyolojik yapısına hükmederek hayatta kalmasını sağlayan hayvani ruhtur ki, 'can' diye de bilinir, ziyadesiyle 'nefs' adıyla anılır. İşte bu nefs, bizim en yaman düşmanımızdır.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.