Ey eril zihniyet; Bana izin verme, beni destekleme, beni yüceltme, sadece önümden çekil, engel olma yeter.
Ben 1880lerde Kendine Ait Bir Oda'sı olmayan 12 çocuk yapıp sadece dans edebilen, modayla ilgilenmeme fırsat verilen bir bireydim. Benim seçme ve seçilme hakkım yoktu, benim ortak yaşam alanı dışında bir alanım yoktu, bana kütüphane kapıları açılmıyordu hatta bana çimenlere basarak yürümek bile yasaktı. Ama bugün benim şansım var bugün artık bir gücüm ve bir şekilde sahip olacağım bir odam var, yine tam olarak yeterli olmasa bile düşüncemi özgürce belirtebilir ve yazabilirim. Yeter ki kendime güvenip 12 çocuk yapmak yerine 2 çocuk yapıp kendime vakit ayırayım. Yeter ki üzerimdeki tembelliği atıp, kalemime sarılayım. İşte o zaman yapamayacağım hiçbir şey yok. Çünkü ben kadınım, benim duygularım başka çalışıyor, benim beynimin işleyişi farklı, ben fark yaratabilir ve dünyayı değiştirebilirim. Charlotte Bronte'ın Jane Eyre'i küçük bir camdan bakabilen bir tarla gören biriydi ve hayal gücü ona yeten bir karakterdi, ama benim Jane Eyre'm dünyayı tanıyan, gezen, bilen okuyan biri olabilir.
Sen inanılmazsın Wirginia Woolf ve sen bugün yine benim en sevdiğimsin...