Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hemdem zümra

hemdem zümra
@enozelindenguzeli
Bu yaşına kadar okumuş bundan sonra ki hayatını da okumaya adıyacak bir okur..
192 syf.
·
Puan vermedi
Sol Ayağım
Sol AyağımChristy Brown
8.4/10 · 78,9bin okunma
Reklam
Bir ağaç olmak isterdim altında sevdalıların buluştuğu değil, mezarlıkların olduğu bir ağaç..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
PDF öneri
Malum kitap fiyatlarında artış olacak okumayı istediğim birçok kitap var. Güvenilir, kitap seçeneği bol olan PDF indirme site yada uygulamaları önerebilir misiniz? Şimdiden teşekkürler ✨
Eskinin mezar taşları bile farklıydı. Orada yatan kişinin her şeyini anlatırlardı aslında. Erkeklerin mezar taşlarından sarık, fes, kavuk ya da başlık. Kadınların mezar taşlarında duvaklar, çiçekler ama ekseriyetle Gül.. hemen boynundan kırılmış güller bazı mezarların ayak taşlarında. Kırık Gül evlenmeden ölmüş kızlar içindir. Daha muradına eremeden, gonca'yı güle çeviremeden, kucağına bir yavrucağı alamadan göçüp gitti demektir bu.
Reklam
Mezarlara servi ağaçları dikmişler. Elif gibi endamları tevhidi yani Allah'ın birliğini işaret etsin diye. O ağaçların üzerine konan kumrular "Hû" der gibi öttükçe Allah'ı zikreder farz etmişler. Güzel insanlar, Güzel ölümlerle, güzel yerlere gitmişler. En azından böyle hayal etmenizi istemişler. Mezarlıktakiler ölü evet, lakin mezarlıklar ölü değil! mezarlıklarda hayat var! ve ölenlerden yaşayanlara bir nasihat var..
"İstanbul'da gezilecek, görülecek ve güzel denecek ne kadar mekân varsa hepsi muhakkak bir mezarlıktır" diye okumuştum eski bir kitapta. Çok haklı bunu söyleyen.. son dönemde yapılan mezarlıklar değil bahsettiklerim daha eski mezarlıklar hep şehrin en güzel yerlerinde. Denizin kenarında, ağaçların arasında, cennet gibi mekanlarda.. hatta hayatla iç içe mezarlık. İnsanların göremeyecekleri yerlere dışarılara atılmamış, ölüleri de tam şehrin içine almış eskiler. Belki de ölüleri görüp de ölümü hatırlamak istemişler..
Bütün bu mekana sadece bir mezarlık diye bakamıyorum ben. Burası noksansız eşitliğin ve adaletin olduğu tek yer gibi geliyor bana. Herkes aynı toprağın altında. Ne yaşlarının önemi var, dede ile torun yan yana.. ne işlerinin önemi var, paşa ile hamal sırt sırta.. ne mallarının önemi var, zengin ile fakir koyun koyuna yatıyorlar...
Bir mezarlığın içinde insan hayatın manasını daha iyi kavrıyor. Tezat gibi duruyor hayatı ölümle anlamak ama her şey zıttı varsa var değil mi? Hayat ölüm var oldukça anlamlı. Ölümü kavrayamadıktan sonra hayat bir çileden başka hiçbir şey ifade etmiyor insana.
Pay-ı taht İstanbul'u bilen biliyordu lakin bu şehr-i Trabzon bir cennet yurduna benziyordu. Hayret makamında, hayrete düşürüyordu insanı. Gören zannederdi ki güzel denen ne varsa arza burada nakşedilmiş, birer minare gibi ağaçları bile isteye bu topraklara hakkedilmiş. Aşk burada toprağa indirilmiş, Mecnun Leyla'sını bu topraklarda buluvermiş, Ferhat Şirin için bu dağları delivermiş... O kadar güzel ve o denli zorlu bu topraklar. İnsana sevdiği her ne varsa sanki burada sevdirilmiş. Cennet bir şerbet olmuş da dünya denen yetime bura da emzirilmiş.
349 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.