" Ademoğlu dünyada ilk nefesini aldığı andan beri mahkumdur bu beden gemisini terk etmeye. Yani ki bindiğin gün inmek için söz vermişsindir.. Doğduğun gün ölmek için..."
"Gönlü ölü olanın bedeni diri olsa da ölüdür. Gönlünün sırrını bilen ölse dahi diri..."
Fatih Duman ile tanışmamın vesilesi "SIR" oldu, iyi ki de oldu...
Okuduğum satırların her biri, her satırın her sözcüğü düşündürdü hissettirdi. Ölüm yaşanmadan ancak bu kadar yaşatılabilirdi.
Narin olmak; yalnızca toprağın üzerindekine değil altındakini de incitmeyecek kadar narin olmak...
Ölümü anlatırken yaşamaktan vazgeçmeyen aksine yaşamanın sonucunda nasıl vuslata erileceğini okuyorsunuz. Dünyadan ve dünyalık olanlardan nasıl uzaklaşmak istiyorsanız ölüm düşüncesine o kadar alışıyor ve yaklaştığınızı hissetmeye başlıyorsunuz sayfalar ilerledikçe.
Satırların gönülden bir muhabbet havasında oluşu sizi daha da çok etkiliyor. Birçok şehir için ziyaret etmek istediğim yerlerin hayalini kurarım, bu kitaptan sonra İstanbul listesini yenilemek istiyorum. Kitaptan önce mezarlık deyince insanın içi ürperirken okuduktan sonra bir huzur kaplıyor içinizi. Konusu geçen mekanların ( ruhunu, havasını) solumak istiyorum.
Okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim, okuduktan sonra ömür boyu bu muhabbetin sürmesi duasıyla...