Vakit biz insanlar için deyim yerindeyse bir mücevher. Allahın bize nimet olarak sunduğu vakitleri zayi etmemeli, her dakikanın, her saniyenin bile hakkını vererek bir hayat sürmeliyiz.
Kitapta tam olarak bu konudan söz ediliyor. Hayatımızda önemli bir yeri olan zamanı kıymetsiz bir şeymiş gibi çarçur ettiğimizden, büyük Alimlerimiz den örneklerle, hayatlarından nakillerle aktarmış yazarımız.
Kitabı okurken kendimi çok sorguladım. Bizler değil bir makale, yazı yazmaya bile güç yetiremezken, o büyük insanlar arkalarında koca koca külliyatlar bırakarak (üstelik bu külliyatları şimdiki zamanımızda fazlalığından ötürü basamamışlar bile) ayrıldılar bu dünyadan.
Onların zaman hassasiyetlerini, okudukları kitapları, ilimdeki gayretlerini okuyunca kendimden utandım. Bizler bir rüzgarda yere yıkılıyoruz, onları ise fırtınalar bile yıkmaya güç yetiremiyor.
Bu Alimin alıntısını tekrar paylaşmadan geçemeyeceğim:
“30 yıl geceleri kendi ellerimle bir şey yemedim. Ben hadis yazarken, kız kardeşim ağzıma lokma koyuyordu.”
Bu Alimin yanına saatlerce sofradan kalkmayan ama güya ilimde de derya olmak isteyen birini koyun... Ne tuhaf değil mi?
Kitap çok güzel her Mümin okuyup zamanını planlı yaşamaya gayret etmelidir.