Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sevda

Sevda
@sevdaalook
Alaca bir at koşar içimde zamansız, mekansız nefese doğru
Öğretmen
SDU Mantık YL
Muğla
4 Mayıs
278 okur puanı
Ağustos 2022 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Hayâl ile teselldür gönül meyl-i visâl etmez Gönülden daşra bir yar oldugın aşık hayal etmez.
Reklam
Descartes'in 'düşünüyorum o halde varım' önermesi, bir yandan zihnin gerçekliği yansıtma kapasitesini dile getirirken, öte yandan da düşünce ve varlığın özdeşliğinin altını çizmektedir.
Tanrı'yı Mutlak bir şey olarak alırsak, düşünme ile varlığın tamamıyla bir öz deşliğinden söz edilecek ve Tanrı'ya büyük payeler verilmiş olsa da, O en büyük akıl olarak kalacaktır. Bu durumda Tanrı, insanî varoluşa bir öteki olarak girmekten ziyade, insanın tefekkür aktivitesinin bizatihi kendisi, Tanrı'nın varlığının yansıtıcı yüzeyi ya da aynası olacaktır. Kısacası, rasyonel teolojinin, şu ya da bu farklı tonlarına rağmen, insanın tefekkürü ya Tanrı'nın varlığının bir aynası, ya da insan aklının bir tanrısallaştırılması ve onun sınırlarının bir aşılması olarak telakki edilmiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fizikî dünya ile zihn aktüel ve aktüel olmaması bakımından birbirinden farklıdır. Mahiyet bakımından arada fark yoktur. Tanrı da, aktüel ve potansiyel bütün nitelikleri kendinde toplamasıyla, birbirinden farklı iki dünyayı bir araya getirir. Tanrı düşüncesi, doğal olarak insandaki iki farklı dünyayı bir araya getirdiği için, idealar dünyası ile fiziksel dünya arasındaki gediği kapatır. Aradaki mesafeyi kapatan Tanrı ile fizikî dünya ve insan, mahiyet bakımından birbirinden farklı değildir. Bunlar âdeta rasyonel bir bünyedir. Bunlar arasında mahiyet bakımından bir fark olmamakla birlikte, görünüm ve nicelik bakımından da mevcut ayrılık, zihinsel faaliyetle telafi edilebilmektedir.
Anlamlı bir tanrı düşüncesi, Tanrı'yı varlıklar arasında bir varlık olarak konumlamaz: bilakis o diğer varlıkları aşan bir boyuttadır. Yine söz konusu Tanrı, insanı kendi öznelliğinden mahrum bırakır. Çünku O, inanılacak bir varlıktan ziyade, bilgi kılıfına girmiş bir inanç hüviyetine sahiptir. Dolayısıyla Tanrı, bilgi konusudur ve her şeyi bilen ve her şeye gücü yetendir. Tanrı, bütün diğer varlıkların özgür ve ōznel olamamalarının aksine, yılmaz bir zorba olarak ortaya çıkar. O. karşı konulmaz bir tahakkümle her şeyi bir objeye, kendisinin kontrol edebildiği makinenin bir çarkına dönüştürmeye çalışan ve kendini de, diğer varlıklar arasında en üstte bir varlık konumuna yerleştiren modern aklın efendisidir. Bu, Nietzsche'nin ölmesi gerektiğini söylediği Tanrı'dır. Çünkü hiç kimse, sadece mutlak bilgi ve mutlak kontrol ya da belirleyici olan bir varlığı tolere edemez.
Reklam
Her ne kadar insan, Tanrı'nın ruhunu taşımasıyla ona çok yakın olsa da, insan olması hasebiyle, arzu ve isteklerinin kölesidir. Kısacası insandır. Bu nedenle insan, onu görmeye güç yetiremeyecektir (Çıkış 33. 20).
Yaratıcı dediğimiz ilke, epistemolojik açıdan düşüncenin başlama noktasıdır. Düşünce, varlığın arkasına geçemez. O, dünyadan ayrı bir varlık olduğunu bilmediği gibi, dünya- daki varlıkların da farkında değildir. Şu halde Aristoteles, 'O Şahıs ki vardır'dan ziyade, 'O Şeyki vardır', demektedir.
Ancak Aristoteles, kendi kendini düşünen Düşünce'nin, mutlak varlık olduğunu ileri sürerken, onun saf bir Fiil, sonsuz bir güç kaynağı olduğunu düşünüyordu. Onun Tanrısı, saf fiil olması bakımından öyleydi; fakat o, varoluş mecrasında yer almayıp, bilgi mecrasında bir saf fiildi, saf düşünceyidi.
'Varlık', isim olarak bir cevhere işaret ederken, 'varolmak', bir fiili, bir oluşu gösterir. 'Varolmak, mutlak fiildir; başka bütün fiillerin fiilidir.
Kant'ın aşkın teolon de dediği, rasyonel teolojinin aşkınlıkla kastı, a priori /teorik aklın kavramlarıyla düşünmekten başka bir şey değildir. Aristoteles'in de aşkın ve içkin kavramlarını 'ilk neden' fikri etrafında işlediğine şahit olduk.
Reklam
Logos
Grekçe söz, açıklama, prensip, orantı ve akıl, vb. anlamlara gelen logos, evrenin rasyonel yapısı ve rasyonel yapının kaynağı olarak kullanılmıştır. Logos kavramı, zımnen Varlık metafiziğinin temelci yapısını da ima etmektedir. Zira Varlık, logos olarak zemin, temel anlamındadır. Logos, aynı zamanda birleştiren 'Bir' anlamına gelir.
İnsan, dünya ve Tanrı ontolojik bakımdan hem birbirine çok yakın, hem de birbirinden müstakil olarak ifade edilmektedir. Aslında her birinin ya da aynı realiteye yöneltilmiş üç ayrı bakış açısının müstakil olarak değerlendirilmesi, nihayetinde insan, dünya ve Tanrı'nın ontolojik Seviyeleri arasındaki yakınlığa ya da aynılığa götürür.
Tanrı'yı kanıtlama çabasında akıl, doğası bakımından kendiyle aynı mahiyette olan büyük aklı kanıtlarken, gerçekte kendini de kanıtlamış olur.
İnsanın sadece düşünme melekesiyle ulaştığı Tanrı ile kendisi arasındaki yegane bağ akıldır.
Tanrı'yı salt teorik aklın kavramlarıyla ispatlamaya çalışan bu çaba, insanı da, sonuçta sadece akıl varlığına hatta a priori akıl varlığına indirger. Ancak, nedensellik yasasını düşünerek, tabiattaki içkin akıldan da Tanrı fikrine ulaşılabileceğini söyleyen doğal teoloji, a posteriori kavramlarla bu faaliyetini sürdürür.
1.863 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.