Sevgi aslında özgün bir kişiyle olan ilişki değil, bir tavır, sadece bir sevgi "nesnesine" değil tüm dünyaya karşı bağlılığı belirleyen bir karakter yönetimidir.
Koşulsuz sevgi sadece çocukların değil, tüm insanların en derin özlemidir. Diğer yanda ise, kişinin değerlerinden dolayı hak ettiği için sevilmesi her zaman yerini kuşkuya bırakır: Belki beni sevmesini istediğim kişiyi memnun edememekteyim, belki şu, belki bu oluyor. Burada sevginin her an bitivereceği korkusu vardır. Daha da öte "hak edilmiş" sevgi yerini kolayca kişinin o olduğu, kendisi olduğu için sevilmediği, sadece hoşa gittiği için sevildiği, son çözümlemede kişinin sevilmeyip kullanıldığı yargılarıyla acı bir duyguya bırakır. İster büyük ister küçük olalım, hepimiz kuşkusuz ana sevgisine tutunmanın özlemi içindeyiz.