Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih Ertürk

Fatih Ertürk
@erturkfatih
%41 (87/208)
·
Beğendi
Osmanlı ve Dünya
Osmanlı ve DünyaKemal H. Karpat
8.3/10 · 94 okunma
Reklam
Yeni doğan Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk'ün ateşli liderliğinde, dikkatini Orta Asya'nın etnik kökenlerine ve Anadolu'daki ilk Türklerin tarihine yoğunlaştırmak suretiyle, daha saf bir Türk mazisi aramaya koyuldu.
İlk Osmanlıların bozkırlardan Anadolu'ya taşıdığı ruh da, onlar tarafından, altı asırlık Osmanlı tarihi boyunca kültürel bakımdan asimile ettikleri farklı halklara aktarıldı. Bu göçebelerin karakteristik değerleri olan tahammül gücü, disiplin ve birlik ruhu, 1919-1922 yıllarında Türk halkının kurtuluşu oldu. Türkler, tarihlerinin pek büyük bunalımlarının birinde, yine bir büyük lider buldular ve onun çağrısına koştular.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
%36 (53/144)
·
Beğendi
Haçlı Hikayeleri
Haçlı HikayeleriAydın Usta
9.7/10 · 29 okunma
Saltanatın en büyük mühim şeyi sır saklamaktır.
Sayfa 154 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Reklam
Benim devletli hünkarım, hünkarıma sır saklamak gerekir. ... Sır olarak bir sözü işittiğiniz vakit, asla bir kimseye "şu adam bana böyle bir söz söyledi" demeyesiniz. Hemen söylemeniz lazım gelirse "mübarek kalbimden şöyle bir söz koptu. Kimseden işitmedim" diye buyurursunuz. Varan adamı söyleyecek olursanız diğer herkes korkar. Devlete faydalı nice sözleri olur, ama korkularından söyleyemezler.
Sayfa 154 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Benim devletli hünkarım, bir [tek] adamın sözüne güvenilmez; birkaç adamın ağzından işitmeyince.
Sayfa 154 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Koçi Bey Risaleleri
Koçi Bey RisaleleriKoçi Bey
9.2/10 · 52 okunma
İyi ve denenmiş, din ve devleti kayıran adam az ele gelir; yaramaz adam pek çoktur. Ve bütün yaramazlar iyilerin hasmıdır.
Sayfa 85 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Saadetli, şevketli ve yüce makamlı padişah hazretlerinin nur arttıran ve etrafa ışıklar saçan kalplerine gizli olmaya ki; bu kadar karışıklığın, fitne ve fesadın, reayanın ve memleketin harap oluşunun, hazinelerin ve malların azalmasının sebebi rüşvet pisliğidir.
Sayfa 77 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Reklam
Böyle bir nazlı devletin rüşvet ile harap olması layık değildir. Reaya ve berayanın zalimlerin kahredişleriyle ayaklar altında çiğnenmesi uygun değildir.
Sayfa 68 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Velhasıl şimdiki halde reaya fukarasına yapılan zulüm ve saldırganlık hiçbir tarihte, hiçbir iklimde ve hiçbir padişahın memleketinde olmamıştır. İslam topraklarında bir memlekette bir kimseye zerre kadar zulüm yapılsa ceza gününde [kıyamet gününde] hükümdarlardan sorulur, vükeladan [vekillerden] sorulmaz. [Ben] onlara sipariş ettim demek, alemlerin Rabbinin huzurunda cevap olmaz. Zulüm görenlerin ahı hanedanları harap eder. Dertlilerin gözyaşları dünyayı sulara boğup yok eder. "Küfür ile dünya durur, zulüm ile durmaz." Adalet, ömrün uzunluğuna sebeptir ve fukara ahvalinin düzeni padişahların cennetlik olmasının sebebidir.
Sayfa 63 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Evvelce bir diyara saltanat-ı aliyye tarafından bir mübarek emir gelse, o diyarın köylerine ve kasabalarına velvele, küçüğüne ve büyüğüne korku ve heybet düşer, padişah fermanı gelmiş diye herkes kulak tutardı.
Sayfa 53 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Her nerede zalim varsa cezasının verilmesi gerekir. Aldırış etmemekle alem elden gider.
Sayfa 50 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
İlmiye mansıblarının şefaat ile verilmesi uygun değildir; en bilgili hangisiyse ona verilmesi gerekir. Kadılık yolundaki dayanak ilimdir; yaş ve sene, soy ve sop değildir.
Sayfa 49 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
...Dinde sağlam olan olgun müminler azilden dahi korkmayıp hak sözü söylerler... O sadr [şeyhülislamlık] göz yumma yeri değildir, gözetip kollama yeri değildir.
Sayfa 48 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Reklam
Fatih Ertürk
@erturkfatih·2021 okuma hedefini güncelledi.
2021 OKUMA HEDEFİ
1/15 kitap - %7 tamamlandı
1 kitap okudu
15 kitap
320 sayfa
0 inceleme
25 alıntı
Temiz ve Mazbut Askerler
Devlet vekillerinde ve askerde gümüş at takımı, süs ve süs eşyası yoktu. Her birisinin göz koydukları iyi at, keskin kılıç, cebe ve cevşen, mızrak ve yaydı.
Sayfa 33 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Şehir oğlanı ve reaya taifesinin tımar emrine talip olması küfürle eşitti; tımarların o tür kişilere verilmesi mümkün değildi.
Sayfa 33 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Reaya ata binip kılıç kuşanmaya alışırsa, o lezzet dimağında yerleşir, tekrar raiyyet olmaz ve askerliğe dahi yaramaz; sonradan eşkıya güruhuna katılıp pek çok fitne ve fesada sebep olurlar. Anadolu vilayetinde evvelce çıkan Celali eşkıyasının cünd ve leşkerinin çoğu bu tür insanlardı. Bu bakımdan geçmişteki vezirler bu tür insanlardan şiddetle çekinip, satın alınmış kul istihdam ederler ve padişah kullarını asla kullanmaz, kendilerinin adamı yapmazlardı.
Sayfa 29 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Vezir-i azamlık ulu bir makamdır. Yerinin adamı olduktan sonra sebepsiz azlolunmayıp, nice yıllar sadrazamlık makamında kalması ve işlerinde kendi başına olması gerekir.
Sayfa 28 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Asker, baba ve atadan olanlardır; ocak ve ocakzadelerdir. Bakkal çakkal ile iş bitmez.
Sayfa 61 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Reklam
Yeniçeri Taifesinin Bozulması
Gün görmüş ve ocak ahvalinden haberdar olan, alaylar ve taburlar bozup kaleler fetheden kethüdaları emekli eylediler. Velhasıl dünya laşesi için kimi azil, kimi tayin olundu; nice [makamlarına] layık olanları oturak edip yerlerine layık olmayanları getirdiler; içlerinde değişme ve bozulma eksik olmaz oldu. Birini yayabaşı veya bölükbaşı ettiklerinde biner ve ikişer bin kuruşlarını alırlar; suçu sabit olmayan nice iş görmüş, emektar adamları sebepsiz yere kaldırdılar; yerlerine ahval bilmez, rüzgar görmemiş, alemin acısını tatlısını çekmemiş nice taze kişileri getirdiler ve ocağı yıkık dökük ettiler.
Sayfa 59 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Başka bir deyişle, bir ulus değerini bulunduğu konumdan çıkarmaz; böyle bir şey asla olmadı ve olmayacak. Bilakis, bir ülkeye ahlaki, iktisadi ve siyasi değerini veren ve dahi verecek olan daima insanlardır.
Sayfa 54
Ulusların daha büyük, daha güçlü ve daha medeni hale geldikçe kanlarının saflıklarını yitirdiklerini ve içgüdülerinin tedricen değiştiğini evvelce ifade etmiştim. En nihayetinde atalarına uygun yasalar altında mesut ve bahtiyar bir şekilde yaşamak imkansız hale gelir. Yeni kuşakların nevzuhur adetleri ve eğilimleri vardır; geleneklerde yaşanan köklü değişimler aheste aheste takip edilmez. Bunlar ırkın kendisinde yaşanan değişimle orantılı olarak daha hızlı ve kapsamlı şekilde gerçekleşir. İnsanlar devletin ilk kurucuları olan akrabalarına ziyadesiyle benzemesi ise daha seyrek ve tedrici olur.
Sayfa 57
"Eğer uluslar her zaman çektikleri acılar yüzünden ölselerdi, gelişmeye başladıkları ilk yıllarda hiçbiri hayatta kalmazdı çünkü en kötü yönetimler, en kötü kanunlar ve en büyük kargaşalar bu yıllarda zuhur eder."
Sayfa 33 - Selenge Yayınları
"Eski Ahit'in manasını yanlış yorumlayan Yahudiler, imparatorluklarının asla yıkılmayacağını düşündüler. Roma ise uçurumun kenarındayken imparatorluğunun müebbet olduğundan kuşku duymuyordu. Ancak sonraki nesillerin bilgisi tecrübe ile arttı ve insan eliyle kurulan devletlerin ölümlü olduklarından artık hiç kimse şüphe duymadı zira bizden önceki tüm insanlar yok olup gittiler..."
Sayfa 23 - Selenge Yayınları
Bir zamanlar içinden tatlı sular akan, Kızılderili adları taşıyan ırmaklar çamur ve çöplere bulandı; topraklar ise bozuluyor, altüst ediliyordu. Kızılderilerin gözünde, Avrupalılar doğadaki her şeyden, canlı ormanlardan, ormanlardaki kuşlardan, hayvanlardan, ormanların içinden geçen çayırlık yollardan, sudan, topraktan, havadan nefret ediyordu.
Sayfa 23 - E yayınları
Reklam
Acaba hangi uygarlık, Altaylılar gibi, av çemberinde kalan hayvanlardan birkaçının kaçmasına göz yumup türlerin yok olmamasını sağlamak istemiş ya da meyve ağacında mutlaka birkaç meyve kalmasına dikkat etmiştir? Toroslu bir oduncunun birazdan keseceği ağaçtan özür dilemesini sağlayan nasıl bir duygudur? Ya da birazdan kurban edeceği horozun boynunu özenle, neredeyse şefkatle okşayan köylünün heyecanı nasıl bir heyecandır?
Sayfa 10 - Kabalcı Yayınevi