Alevilikte “din” terimi yoktur; din teriminin karşılığı, “bâtınî felsefedir”. “Bâtınî felsefe” bir “bilgi” felsefesi değil, bir “yaşam” felsefesidir, “yaşanmış” olanın üzerine kurulmuştur; yaşamı tartışır, yaşamı savunur, yaşam deneyimlerinin “düşünülmüş” bir biçimidir.
“İnsan nereye gideceğini iyi bildiği zaman serüvenlere kapısını kapamış demektir...”
Reklam
...inanç bir “bilme” gereksinmesinden doğar. Bu anlayış uzantısında; “inanmak bir gereksinmedir” savı, bâtınî anlamda, “bilmek bir gereksinmedir” savına-gerçeğine dünüşür.
Alevi felsefesine “toprak” olan Anadolu’yu kısaca değerlendirelim: VII. yy’a girilirken Anadolu insanı dinsel-düşünsel insanlık değerlerine; Arap Bedevilerinden ve Orta Asya Türklerinden daha yakındı. Çünkü bu toprak insanı, daha uygar bir “kafa" ürünü olan “tektanrıcı düşünceyi” çok daha önceden tanımıştı.
“Keçiler dua etmezse şu dağlarda bir tek ot bitmez. Otlar dua etmezse gökten bir tek damla yağmur düşmez. O yüzden bütün canlılar bizim için birdir. Keçim neyse oğlum da odur, dağ da odur, su da odur.”
“Hiç anlamama ve yarım anlama arasında bir tercih yapılacak olsa Adomo hiç anlamamayı tercih eder. Çünkü ona göre ‘yarım anlaşılan ve yarım fark edilen eğitimin ön aşaması değil, onun ölümcül düşmanıdır.’.."
Reklam
130 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.