Çocuk yapmayı doğal ihtiyacın zaruri olarak giderilmesi gibi karmaşıklıktan çıkarıp, üzerinde düşünülmüş sorumlu bir eylem seviyesine çekebilseydik, insanlık için en büyük zaferlerden birini kazanmış, doğanın koyduğu sınırlardan esaslı şekilde özgürleşmiş olacaktık.
En zengin, en güzel, en başarılı, en zeki, en saygı değer, herşeyin en iyisi ol. Anne sevgisinin eksikliğini hiçbir şey dolduramaz. Ömür boyu arar durur sonra ölür gidersin.
Sizinle sadece bende saklı olan bir anımı paylaşmak istiyorum. 7.sınıfta Türkçe öğretmenimiz bir ödev vermişti, hergün annemize sarılıp hislerimizi yazacaktık. Ben anneme hiç sarılmadım, sarılsam nasıl hissederdim onları yazdım hergün ve Öğretmenim ödevimi çok beğenmişti. Bu hikayede sarılamama nedenim annemin vefat etmiş olması olsaydı acıklı olurdu dimi. Ama her gün aynı evde sarılamadığın annenin hikayesi bence daha acıklı.
İnsanlar anne ve babasından çok şey öğrenir, ben en çok nasıl ebeveyn olunmaz onu öğrendim. Ve eminim ki ömrüm boyunca bende açtıkları yaraları kapamaya, eksikleri tamamlamaya çalışıcam.
Gelişmiş galaksiler tarafından yönetildiğimize eminim... Tehdit oluşturmamak adına kendi aramızda sürekli bir kaos halindeyiz. Belki de gelişmemiş galaksi sayısı çok olduğu için bizi kontrol etme yöntemleri budur. Tüm kaynaklarımızı savaş için kullanıyoruz. Kıyametse sıfırlanma yöntemidir. Yaratıcı bu olayın tam olarak neresinde bilmiyorum....
Gerçeği bilen kimse yok, herkes birbirini yönettiğini sanıyor. Bi labirentdeyiz, bi oyunun içindeyiz. Gerçeklerden sapmak için hep başka şeylere dikkat çektirme çabası, hep başka olaylar. ne kadar okursan oku düşünürsen düşün ne kadar zeki olursan ol, bi oyunun içindesin ve sadece sana gösterilmesini istendiği kadarını görüyorsun, her şey sana öğretilmiş; kabul etmiş ve yaşıyorsun. Milyonlarca yıllık bir oyun. Mutluluklar, acılar, hedefler... Aslında hiçbiri sana ait değil. Hepsi bir zaman kazanma, düşünmeni engelleme, oyundan sapmaman için labirentin dışına çıkmaman için yapılmış şeyler. Kim olursan ol herkesin dikkatini dağıtcak bir şey vardır. Gerçeği öğreneceğin tek anahtar ölüm. Korku ve bitiş sandığın, aslında gerçekleri öğreneceğin tek yol... Ama kimsenin buna cesareti yok! Ya korkudan ya vazgeçemediklerinden. Ama şunu bilin ki her şey sandığımızdan çok başka...
Evrendeki en geri kalmış galaksi biziz. Belki de diğer medeniyetler kendilerine kalmayacak bir avuç toprak için savaşmayı bırakıp tüm çabasını ve sahip olduklarını birlik içinde evreni keşfetmek için harcıyorlardır. Bir buğday tanesi taşıyan karınca misali bize bakıp gülüyorlardır. Ve biz hala robot süpürgeyi, katlanır telefonu teknoloji dehası olarak görürken.
En ilkel galaksideyiz, diğer galaksilerin farkında bile değiliz. Ama biz hala koltukla perdenin uyumunun derdindeyiz. Düşünüyorum tarih bu kadar acınası bir dönem geçirmişmidir.
Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden
Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım;
Korkar mıyım?
Ah, dostum, derdim başka...