Artık ufuklarını belirli bir bölgeyle sınırlandırmazlar, çünkü bu kadar evrensel gelirim atmosferine onlar da kapılmıştır.
Sayfa 80 - Versus
Çöküş..
İnsanlar, aslanlar, kartallar ve keklikler, boynuzlu geyikler, kazlar, örümcekler, derin suların suskun balıkları, denizyıldızları ve gözle görülmesi olanaksız varlıklar; kısaca tüm canlılar, tüm canlılar, tüm canlılar, yaşamlarının kederli çemberini tamamlayıp söndüler... Artık binlerce yüzyıldır yeryüzü tek bir canlı varlık taşımıyor üzerinde ve bu zavallı ay boşu boşuna yakıyor fenerini. Çayırlarda çığrışarak uyanan turna kuşları yok artık ve ıhlamur korularında mayıs böceklerinin vızıltıları işitilmiyor. Soğuk, soğuk, soğuk... Boşluk, boşluk, boşluk... Dehşet, dehşet, dehşet... Tüm canlı yaratıkların vücutları toza dönüştü ve sonsuz madde onları taşa, suya, buluta çevirdi ve hepsinin ruhları tek bir ruhta birleşti. Evrensel dünya ruhunda... O benim, ben... Büyük İskender'in ruhu da, Sezar'ınki de, Shakespeare'inki de, Napoléon'unki de ve sülüklerin en değersizinin ruhu da bendedir. İnsanların bilinçleri ve hayvanların içgüdüleri birleşip kaynaştılar bende ve ben her şeyi, her şeyi, her şeyi anımsıyor, tüm hayatları yeniden yaşıyorum kendimde...
Reklam
Çin sanatı Taoculuğun etkisi ile bir tür Birciliğe(Monizme) , yani evrensel öz içinde bütün varlıkların ve eşyanın birliği ve tekli inancına her zaman yöneldi ve farklılıklarla bireysellikleri, bir dış görünüş ve duyumların bir yanılması olarak gördü. Duyuların aşırı derecede incelmesi ve keskinleşmesi ile birlikte bu düşünsellik, Çinlileri, herhangi bir ırktan çok daha fazla, her şeyden önce formun katıksızlığına önem vermeye yöneltti.
Mitlerin ve folklorun en eski ve yaygın bölümlerinden biri de ağaçlar arasındaki adam düşüncesinin etrafında toplanmıştır. Bu adamın orman cini, geyik başlı Herne, kanun kaçağı gibi bütün tezahürlerinde bir elegeçmezlik karakteri, ağaçların arasına "karışıp" gitme yeteneği vardır ve ben eminim ki bu mitteki çekiciğin bu kadar güçlü ve evrensel olmasının nedeni, her bireyin bilincinde sürekli "faaliyette" olmasıdır.
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Evrensel doğa her varlığa yararlı olanı, tam yararlı olduğu anda verir.
Reklam
Bir zenci için para ve özgürlükten, gümüş dolarların şıkırtısıyla bağımsızlığından daha baştan çıkarıcı bir öneri düşünülebilir miydi?
IQ'su ne olursa olsun, kişinin ruhu ar­moniktir ve belki de, en yüksek düzeydeki ahengi ve düzeni bul­mak, hissetmek ihtiyacı evrensel bir ihtiyaçtır. Her bireyin zihni, bu ihtiyacını farklı şekil ve düzeylerde gerçekleştirir.
Sayfa 213Kitabı okudu
Daha 'merhaba' dediğimiz anda, ''Bu ilişkiden ne gibi bir fayda sağlayabilirim acaba?'' düşüncesi geçer aklımızdan. İlişkiler,insanın evrensel ''birlikteliği'' üzerine kurulmaktan çok, kesin amaçlar üzerine inşa edilir.
Uygarlık bir bilgi meselesi değil, Yılmaz Özakpınar'ın ısrarla altını çizdiği gibi bir değerler manzumesidir. Burada benim için kritik soru şudur: Toplumumuzun uygarlığını üzerine inşa ettiği evrensel değerler nelerdir ve bu değerler ne kadar yaşatılıyor? Ailemizi, eğitimimizi, kurumlarımızı, devletimizi hangi değerler temelinde kuruyoruz? Bunları ne kadar yaşatıyoruz?
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Payıma düşen.
sükût en değerli ahbabım sezgi azığımdır dağarcığımda emeğimin karşılığında sunulan evrensel bir ödüldür susturulmak ruhumun vergi olarak alıyorlar her yıl bir parçasını milli gelirden payıma düşen kıt kanaat yaşamak
Sayfa 12 - TimaşKitabı okuyor
Tahammülümüzün Kilit Noktası
Kuvvetimizi, unuttuklarımızdan ve aynı andaki kaderlerin çokluğunu tasavvur etme yetersizliğimizden alırız. Evrensel acıyı o lâhzada anlayan ve hayatta kalabilen kimse olamazdı; her yürek ancak belli miktarda acıya göre yoğrulmuştur çünkü…
UZAKDOĞU UYGARLIKLARI Batının bütün sanat eserleri, onu seyreden birinin varlığını gerekli kılar, yani bu eserler bir başka insanın zihni ve gözü için yapılmıştır. Bunların bir okunaklılığı olması ve parçalarının tutarlı bir birlik birlik oluşturmalarına rağmen, apaçık bir şekilde algılanabilir olması da gereklidir. Mekan ve zamanla sağlam bir şekilde ilişki içine sokulmuş besbelli ve anlamlı bir formları vardır. Batı bir sanat eseri konusundaki temel anlayışa, onu takdir edebilecek elit bir zümrenin az sayıdaki üyelerine hitap eden bir özgür etkinlik olarak çalışıp çablayarak ulaşmaya yönelmiştir ve dolayısıyla, sanatçı ile onun eserini seyreden arasında estetik üzerine bir diyalog söz konusudur. Uzakdoğu Sanatçılarının elinde ise, form, dünyanın varliginin kendisinin belirip görünmesi olarak; evrensel güçlerin bir dile gelişi olarak ortaya çıkar. Yani fon, doğanın belli bir yanını egemenliği altına almaya çalışan insan düşüncesinin sonucu değildir. Bu form, Esinle verilmiş bir formdur; dış görünüşlerin ezeli ve ebedi hareketi üzerinde bir sanatçının hayal gücüne dayanan derin düşüncesidir,sonsuza ulaşmaya yönelir.
Denetim odaklı kalıplayan kültürün en büyük sıkıntısı burada başlar. Hayatı belirli bir noktada dondurup, “Çözüm budur," der ve herkese bu çözümü dayatarak devam etmeye çalışır. Farklı düşünüp konuşanları duymaz dinlemez, itibarsızlaştırır ya da hapse atar. Toplum için iyi bir gelecek çıkmaz oradan. Mesele, değişimi doğal akışına bırakma cesaretini gösterebilmektir. Bu değişim, kaynağını evrensel hakikatlere uygun değerlerden alıyorsa; işte o zaman başka ve daha sağlıklı bir gelecek inşa edilir.
Sayfa 234Kitabı okudu
veba yılı günlüğü,1772
Bu insanlar çare bulmak için bütün bu şarlatanların ve sahte ilaç satan kocakarıların peşinden deli gibi koşuyor, kendilerini yığınla hap, iksir ve tılsımla donatıp paralarını harcamakla kalmıyor, bunlarla vücutlarını vebaya karşı dirençli kılmak yerine zehirleyip hastalığa davet çıkarıyorlardı. Öte yandan evlerin önünde ki direklerin ve sokak köşelerinin insanları çare bulmaya davet edip laf kalabalığına boğan cahil takımının evrakından, doktor ilanlarından geçilmemesi de inanılır şey değildi. Bu ilanlar genellikle şöyleydi: "Vebadan koruyan KESİN ÇARE haplar", " Enfeksiyona karşı GARAN11L1 haplar", "Kirli havaya karşı KRALLARA mahsus şuruplar", " Hastalığı kaptığınızda kendiniz için yapmanız gerekenlere dair KESİN talimatlar", "Vebaya karşı daha önce keşfedilmemiş EŞSİZ bir şurup", "Vebaya EVRENSEL bir çare", "Vebayı tedavi eden TEK GERÇEK su", "Her tür enfeksiyona karşı KRALİYET İLACI" ve bir kitabı dolduracak kadar, aklıma gelmeyen daha neler neler...
Sayfa 241Kitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.