Dergilerde gördü­ğü modayı takip etmek istiyordu, saçını ilk kestirenlerden biri olmuştu, kısa elbiseler giyiyor, gözlerini, tırnaklannı boyuyordu. Yüksek sesle gülüyordu. Aslında hiçbir zaman tuvaletlerde orasını burasını mıncıklatmamıştı, her pazar ayine giderdi ve çarşaflarını, örtülerini, bütün çeyizini kendi elleriyle işlemişti. Capcanlı, sözünü sakınmayan bir işçi kızdı.
Fabrikalara gidip çalışarak gözlem yapan başka sosyal bilimciler de oldu. Örneğin Carla Freeman (2000) Kuzey Amerika'nın pahalı maliyetlerinden kaçarak Karayipler ülkesi Barbados'ta 1990' larda filizlenen "enformatik" endüstrisinin üretim merkezlerinde çalışarak ve diğer işçilerle görüşmeler yaparak, kağıttan dijital
Reklam
Reich Bey, Bu ne Öfke kuzum?
Toplum sen değilsin, kanserin kemirdiği, gergin ve yüzü maskeli küçük kadın. Sen yaşam değil, onun bir karikatürüsün! Bununla birlikte, kendi görkemli kalene niçin çekildi­ğini de biliyorum. Marangozun, bahçıvanın, okul müdürünün, doktorun ve fabrika işçisinin aptallıklarına karşı başka ne yapabilirdin? Bu veba dolayı­sıyla yapılacak en akıllı şeydi. Ama senin de bayağı­lığın, aptallığın kendi kabızlığınla, romatizmalarınla, maskeli katılığınla ve yaşamı reddedişinle kemiklerine değin işlemiş. Sen mutsuzsun acınası kü­çük kadın, çünkü oğulların serseri, kızların kötü yola düşüyor, kocanın kanı kuruyor ve senin yaşamın dokularıyla birlikte çürüyor. Bana masal anlatmaya kalkışma, Devrim’in küçük kızı, ben seni çıplakken gördüm.
Bırak beni ne olur. Bu sedirde, tenekeden yapılmış eğreti fabrika gibi kendi içime eğilip gideyim. Yeniden bir bekleyiş alevini körükleme. Toprağa yağmur yağdırma. Çamurdaki taze ayak izlerini gösterip de beni babamın kızı olmak gerçeği ile karşılaştırma. Bırak ikimizin arasındaki kesikten akıp gideyim. Bana köprüler kurdurma, dallardan ipler ördürme, kuşların teleğini önüme düşürme.
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
"O bir 'fabrika kızı'ydı; kahır ve kederi ömür boyu kalplerinin üzerinde bir hâle gibi gezdiren, hep iyi ve mutlu bir yuvanın düşünü kuran, ama hayat piyangosunda bahtına hayal kırıklığı çıkan narin kelebeklerden biri.!"
Sayfa 23 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
ESKi TOPRAK 3
Lakin eliyle pat pat…Savaş müziği bu.Buraya gel diyor.Zırhımla geldim bu sedire oturdum zaten ben.Bak on parmağımda on mermi.Ortasından kırılmış kalemlerle dolu çantam.Beni rahat bırak.Soğuk bir bayramlaşma,mecburi bir selamlaşma bu.Babil kulesinden zırhla aşağı inmek çok zor nereden bileceksin.Güç inmedin ki.Yine de savaşmayacağım.Yorgunum.İki dünyayı birbirine dokundurup döneceğim.İnanamışlar böyle yapar.Ahiret atı koşmak için dünya toprağını sırtından atmak zorundadır.Sen dünya toprağısın.Pat pat.Çağırma.Bunca yıl geçti.Geçen yıl baxadı tıkandı evin.Kolu komşu seferber oldu.Bacaden içeriye sopa soktular,kilo salladılar,asit döktüler.Açılmadı baca.Sobayı yakıyoruz tütüyor.Söndürüyoruz,tütüyor.Yakıyoruz.Söndürüyoruz.Söndüremiyoruz.Dışarı kaçıyoruz.Künde kalalım dedik.Aklımıza sen gelmedin.İlkokul öğretmenim geldi,annemin kuzeni geldi sen gelmedin.Sen gelmedin!Toprağını,ganimetini,sevgini,sadakatini bölüştürmekle meşguldün.Bize bir gram sevgi düşmedi o taksimden.Bırak beni ne olur.Bu sedirde,tenekeden yapılmış bir eğreti fabrika gibi kendi içime eğilip gideyim.Yeniden bir bekleyiş alevini körükleme.Toprağa yağmur yağdırma.Çamurdaki taze ayak izlerini gösterip de beni babamın kızı olmak gerçeği ile karşılaştırma.Bırak ikimizin arasındaki kesikten akıp gideyim.Bana köprüler kurdurma,dallardan ipler ördürme,kuşların teleğini önüme düşürme.
Masonluk, Nostradamus, Kanlı Kontes...
(Kara Büyücü, İblis’in Peygamber'i Crowley'in ilhamları)_ _Abrahadabra; Ra-Horus’un Peygamberi. _Ölüm, köpekler içindir. _Düşkünleri ve mutsuzları ezin. Bu aptal insanların dertlerine azıcık bile endişelenme sakın. _Bir dilenci sefaletini asla gizleyemez. _Lütuf yok. Suçluluk yok. Tek kanun: İstediğini Yap. _Hayvan gibi olma,
Fabrika Kızı etkisi yaptı...
Çiçekli emprime, eteğindeki geniş büzgüsü tek süsü olan, dekoltesiz bir giysiydi. Geceye, müziğe, dansa, kahkahaya değil; öğleden sonralara, yaz akşamüzerlerine, mutsuz evlere geri dönüşlere dikilmişti.
Sayfa 33 - Maddi sebeplerle kadınlığını yaşayamayan kadınlara çok üzülüyorum. Bir süs, bir takı, güzel bir kıyafet hiçbir kadın için lüks olmamalı.Kitabı okudu
O bir "fabrika kızı"ydı; kahır ve kederi ömür boyu kalplerinin üzerinde bir hale gibi gezdiren, hep iyi ve mutlu bir yuvanın düşünü kuran, ama hayat piyangosunda bahtına hayal kırıklığı çıkan narin kelebeklerden biri.
Reklam
AVUSTRALYA TATARLARI
Avustralya Tatarların daha geç dönemlerde, bilhassa Doğu Türkistan (Şingcang Uygur Özer Bölgesi, ÇHC)'dan, göç ettikleri bir ada olmuştur. Dünya'nın yüzölçümü ile kıyaslandığında 6. büyük ülkesidir. Okyanusya kıtasındaki bu ülke 7.741.220 km2 olmasına rağmen ülkenin genelde doğu ve güney doğusu yaşamaya müsait olduğundan nüfusu ancak 23
Ulan Hüseyin :'(
Hüseyin eskiden eroin müptelasıydı. Hala da o illetten kurtulmuş sayılmazdı. Murat, Hüseyin'in ailesini evini de bilirdi. Babası Mahir amca getir götür işleri yapar, evin geçimini temin ederdi. Hüseyin'den başka bir kızı da vardı galiba. Ala- çam taraflarından bir mübadille evlenmiş gitmişti. Askere gidene kadar Hüseyin de kunduracılar
Josette Drouin bize uzun uzun sekiz yaşındaki küçük yeğenini anlatıyor. Kız yoksulluğa meraklıymış tuhaf bir biçimde. Sanırım fabrika müdürü olan babası işçilerin çocuklarıyla oynamasına izin veriyormuş, çünkü kızı bir tek o çocuklardan hoşlanıyormuş. Dilencilere para vermekle yetinmiyor, onlara sarılıp yırtık pırtık giysilerini okşaması gerekiyormuş.
Sayfa 426 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
bırak beni ne olur. bu sedirde, tenekeden yapılmış bir eğreti fabrika gibi kendi içime eğilip gideyim. yeniden bir bekleyiş alevini körükleme. toprağa yağmur yağdırma. çamurdaki taze ayak izlerini gösterip de beni babamın kızı olmak gerçeği ile karşılaştırma. bırak ikimizin arasındaki kesikten akıp gideyim. bana köprüler kurdurma, dallardan ipler ördürme, kuşların teleğini önüme düşürme.
Sayfa 89 - iz yayıncılıkKitabı okudu
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.