"Şu meşhur eski deyişi biliyor musun?'Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar. 'Çoğu insan hep yanlış anlıyor.Bu, erkeğin parası bittiğinde kadının ondan ayrıldığı anlamına gelmez. Şu demek: Bir adamın parası bittiğinde...kalbini kaybeder, değersizdir. O kadar zayıflar ki gülemez bile, garip bir aşağılık kompleksine kapılır, çaresiz kalır ve kadını kendinden uzaklaştıran o adam olur. Bu noktada yarı delirir ve uzaklaşana kadar itmeye, itmeye ve itmeye başlar. En azından okuduğum bir kitapta böyle yazıyor. Üzücü, değil mi? Ne yazık ki bu duyguyu çok iyi biliyorum."
"Kendimin bile şaşıracağı kadar melankolik ve kasvetli resimler ortaya çıkarmıştım. Fakat bu, benim kalbimin en derinliklerinde saklamaya çalıştığım şeylerin suretiydi."
"ne yazık ki insanlık denen canavar tarafından fazlaca yaralanan bu sanatçılar o kadar dehşete kapılmışlar ki sonunda görülere inanırlar ve canavarlar, doğanın öğle güneşinin acımasız parıltısı altında gözlerinin önünde canlı bir şekilde beliriverir."
Okumaya başladığım andan beri elimden hiç bırakmadım. O kadar sürükleyici bir kitap ki konusu olsun colleen Hoover kalemi olsun her şey çok iyiydi. kitap sizi biranda başka duygudan başka duyguya sürükleyebiliyor.tek kitap olması ayrı bir güzel yapıyor 2. kitapları beklemeyi sevmiyorum.spoiler vermeden anca bu kadar anlatabilirim bence herkesin kitaplığında olması gereken bir kitap.
bu kitabın arkasını okuduğumda benim aklımda daha başka şeyler canlandırmıştı. bu yüzden kitabı sevmiştim ama kitabı okuduğumda hayal kırıklığına uğradım. ilk sayfalar sürükleyici olmasına rağmen sonlara doğru çok sıkıcı olmaya başladı.kaç kere kitabı yarıda bıraktığımı hatırlamıyorum bile. bana aşkları da çok geçmedi.ne zaman aşık oldukları bile belli değildi. bir anda kopamayan aşıklar oldular. sanki giriş,gelişme,sonuç yerine giriş,sonuç olmuş.
Buz KırağıBerna Ilgın · Epsilon Yayınevi · 2021125 okunma