Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Feyza Akçay

Feyza Akçay
@fafnyr
Tarih - Edebiyat - Çizgi Roman - Sosyoloji - Mitoloji - Felsefe - Dil - yine Tarih
168 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kim bilir hangi saçma sebepten (belki de 2000lerde Nobel alanlardan olduğundan) mesafeli yaklaştığım yazarın bu ince kitabını -sırf inceliğinden ötürü- aldıktan kısa süre sonra (kitaplığıma giren kitapların okunana kadar ortalama bekleme süresini alt üst edecek kadar kısa) okudum, yazar ve öyküsü hakkında ilk gözlem ve düşüncelerim şu
Beşinci Çocuk
Beşinci ÇocukDoris Lessing · Delidolu Yayınevi · 2019489 okunma
Reklam
408 syf.
5/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Güzel Belgesel Kötü Roman
Dünya savaşının trajedilerini, özellikle de soykırımla ilgili olanlarını anlatan bu tür kitaplar genelde okuyucunun karşısında 1-0 önde başlarlar. Etkileniriz, çünkü çoğunlukla gerçek olduğunu biliriz. Bu trajediler insani duygularımızı harekete geçirerek bu romanları başka açılardan değerlendirmemizi genelde engeller. Oysa bunlar belgesel değil, kurgu romandır. Ne kadar gerçeğe dayansa da romandır ve vicdanımızı parçalamaktan başka işlere de yaramalıdır. Yaramıyorsa en iyi ihtimalle vasat bir kitaptı denip geçilir. Aushcwitz Kütüphanecisi kötü bir roman. Yani bir roman olarak kötü demek daha doğru. Orada anlattığı ve kalbimize kazık çakarcasına işleyen öykülerin yarattığı acı bunu değiştirmiyor malesef. Çünkü o öyküler Aushwitz'in kendi öyküleri ve onları yaratanlar yazar değil tarihin en büyük gaddarları olan Naziler. Yazar dümdüz bir şekilde bize onları anlatmış, bir okuyucu olarak onun yani yazarın kalemini kitapta göremedim. Gördüğüm şey kitaplarda, televizyonlarda binlerce kez gördüğüm, okuduğum trajik hayatlardı, beni sarsan şey Auschwitz'in acı gerçekleriydi, yazarın kalemi değil. Roman değil de belgesel olarak bakmak bence kitabın değerini daha çok artıracaktır. Yine de 2DS'nı anlatan her şeye olan zaafım kitaba birkaç puan vermemi sağlamıyor değil.
Auschwitz Kütüphanecisi
Auschwitz KütüphanecisiAntonio González Iturbe · Pegasus Yayınları · 20201,871 okunma
408 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
En alt seviyeden mitolojiye giriş
Kitabı edebi kıymeti ve mitolojik öğeler olarak 2 kısımda değerlendirmek gerekir. Edebi anlamda ortalama bir modern zaman eseri. Karakter gelişimi, tahlil ve tasvirler fena değil. Öykü kurulumu ortalamanın üstüne çıkacak durumda değil. Dil ve yazım üslubu rahat okunmasını sağlıyor ancak beni düşüncelere sevk etme, duygularımı dalgalandırma gibi yeteneklere sahip olmadığını düşünüyorum. Mitoloji açısından baktığımızda okuyan kişinin ilgisine göre değişecek değerlendirmelere sahip. Mitolojiden hoşlanmıyorsanız basit bir masal kitabı gibi gelip geçecektir. Hoşlanıyor ve aynı zamanda özellikle Yunan mitolojisini de bir derece biliyorsanız hafif gelecektir. Çünkü yazarın yaptığı şey mitolojideki bazı olay ve olguları, bunlardaki boşluklardan faydalanarak birbirine bir şekilde bağlamak ya da bunları detaylandırarak kurgulaştırmak olmuş. Eğer mitolojiye ilginiz var ama bilginiz yok ise bu kitap size göre sayılabilir. Aslında tam olarak yunan mitolojisine giriş tadında bir roman olmuş. Pantheonun o karışık karakter ve olayları hakkında fazla kafa karışıklığına uğramadan temel bir bilgi edinebilirsiniz. Bunu bir kez okuduktan sonra İlyada ve Odysseia, Dönüşümler, Antigone gibi mitoloji öykülerinin anlatıldığı kitaplara yönelebilir, Bulfinch mitolojilerini Azra Erhat'ın mitoloji sözlüğünü okuyabilirsiniz. Kısacası kitabı mitolojiye ilgi duyup fazla bir bilgi sahibi olmayanlara, oradaki olay ve kişileri kafasında adam akıllı yerleştiremeyenlere önerebilirim. Diğerleri için sıradan kalacaktır.
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202134bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Bazı Fiktif Karakterlere Farklı Bir Bakış
Manguel’i ilk okuyuşum. Açıkçası hepimizin iyi bildiği fiktif karakterler hakkında birkaç ilginç anekdot okuyacağımı düşünüp çerezlik niyetine almıştım. Bunun yerine bir kısmı bildiğim ama çoğu bilmediğim ya da üstünde durmadığım karakterlerin kültür ve yaşam içinde edindikleri yerlere dair hiç düşünmediğim ya da düşünemeyeceğim yorumlamalarla karşılaştım, iyi de oldu. Kitap, edebiyattan popüler kültüre, dinden mitolojiye otuz küsür karaktere dair incelemeler içeriyor. Sadece Kaptan Nemo, Alice, Dracula, Süpermen gibi esas oğlan/kızları değil, Heidi’nin dedesi, Moby Dick’in Queequeg’i, Mösyö Bovary gibi daha yan karakterleri de bulmak güzeldi. Genel olarak arka kapak yazısında dediği gibi karakterlerin “…can buldukları kitap ve efsanelerden dışarıya taşıp başka kılıklarda yaşamayı nasıl sürdürdüklerini…” yazarın sizi içine çeken dilinden okuyorsunuz. Karakterlerin çoğunu tanımıyorum, bir kısmını ise kulak dolgunluğundan biliyorum. Ama tanıdıklarım hakkında da ne kadar az düşündüğümü gördüm bir yandan. Kitabın güzel tarafı karakterler hakkında okurken yazarın bağlantı kurduğu başka yazar ve eserlerine dair başka bir açlık oluşturması. Bunun yanında bir kere okunduktan sonra, bu karakterlerden biriyle ilgili bir kitap okurken onunla ilgili maddeyi açıp göz gezdirmek de tatmin arttırıcı bir etki yaratacaktır.
Efsanevi Yaratıklar
Efsanevi YaratıklarAlberto Manguel · Yapı Kredi Yayınları · 2020134 okunma
367 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Olumsuzluklarına Rağmen
Fantazya (ve bilim kurgu) çoğu zaman bir bedene giydirilen bir gömlektir. Yazar kimi zaman özgür olmak, kendi sınırlarını aşmak, kimi zaman daha kolay ya da daha etkili metaforlara ulaşmak, kimi zaman dikkat çekmek, daha geniş kitlelere ulaşmak, kimi zaman ise sadece sevdikleri için bu gömleği dikerler. Cazibesi yüksek bir beden oluşturup üzerine
Fırtına Büyücüsü
Fırtına BüyücüsüJim Butcher · İthaki Yayınları · 2010111 okunma
Reklam
664 syf.
5/10 puan verdi
·
54 günde okudu
Keşke bu kadar popüler olmasaydı
Ne desem bilemiyorum. Öncelikle çalışmanın derinliğine saygım sonsuz. Coğrafya, biyocoğrafya, evrimsel biyoloji, tarih ve daha birçok disiplin kapsamında yoğun araştırmalar neticesinde ortaya çıkmış bir eser. Neden böyle oldu sorusuna tartışarak cevap aradığı için de zihni çalıştırıyor. Benim “ama”m popülaritesine. Her şeyden önce ortalama tarih okuyucusuna, özelliklede uygarlık/insanlık tarihi okumaları yapanlara verdiği yeni bilgi 600 küsür sayfada ancak 60 sayfa kadardır. Herkes tabi ki daha öncesinde bu tarz okumalar yapmış olmak zorunda değil ama esas can sıkıcı nokta burada ortaya çıkıyor. Alanında ortalama düzeyde sayılan bir kitabın böyle popüler olması tarih okuma alışkanlıklarında çok gerilerde olduğumuzun da bir göstergesi bana göre. Halbuki özellikle belli bir yaşa gelmiş kesimin coğrafya kaderdir sonucuna çok önceden ulaşmış olması, dolayısıyla da bu kitaptaki bazı yeni bilgileri zevkle hazmetmekten başka bir coşkuya kapılmamış olmasını dilerdim. Başta da dediğim gibi çalışmaya saygım sonsuz, kitabı bu alana ilgi duyan herkese öneririm. Ama 600 sayfanın ciddi tarih okuyucularında tatminsizlik yaratacağına eminim. Gereksiz popülerliği ise bu tatminsizliği hızlı bir şekilde düşkırıklığına çevirecektir.
Tüfek, Mikrop ve Çelik
Tüfek, Mikrop ve ÇelikJared Diamond · Pegasus Yayınları · 20187,7bin okunma
224 syf.
3/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Otto mu punk?
Normal şartlarda birkaç kez yarım bırakacağım kitabı türe ve gayrete saygımdan sonuna dek okudum. Amacım olmamış deyip geçmek değil, yapıcı olduğunu düşündüğüm birkaç eleştiride bulunmak. Bu türlerin Türkiye’de daha çok ve daha yüksek kalitede üretilmesi için acımadan gömmek taraftarı değilim. Kitabın en büyük problemi tasvirler. Şahsen öykünün
Ottomania
OttomaniaErim Şişman · İthaki Yayınları · 057 okunma
672 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İyi çizgi roman, kaliteli edebiyattır
İyi bir çizgi romanda betimlemeler, tasvirler ve hatta tahliller için yazıya ihtiyaç yok denecek kadar azdır. Böyle eserlerde hikayenin nasıl bir çevrede geçtiğini, karakterlerin iç dünyasını, ruh hallerindeki değişimleri çizgilere bakarak sindirebilirsiniz. Bu, iyi çizgi romandır. Habibi de böyle bir eser. Dodola’nın, Zem’in ve diğer
Habibi
HabibiCraig Thompson · Flaneur Yayınları · 201860 okunma
80 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Karakterin Dönüşümü
Yıllarca önce aldığım Amok Koşucusu'nun gizemli bir şekilde kütüphanemden uçmasıyla Zweig okumalarımı ertelemek zorunda kalmış, ardından yazarın Türkiye'de popülarite fırlaması yaşamasıyla iyice kendisinden uzaklaşmıştım. Geçenlerde bir kitabevinde elime geçen Olağanüstü Bir Gece ile popülerliğinin verdiği antipatiyi kırıp nihayet kendisine bir giriş yapabilidim. Yazar çok popüler olduğu için okuyanlar bir yana, onu gerçekten beğenenlerin başlıca sebebinin yazarın usta karakter incelemeleri olduğunu düşünüyorum (daha doğrusu diğer eserlerinde de böyle olduğunu varsayarak konuşuyorum). Bu romanda -ya da uzun öyküde- karakterin maneviyatında hissizlik/umursamazlık-sadistlik-endişe/korku-pişmanlık-zevk arasındaki geçişler ve nihayetinde ruhsal tatmine ulaşma öyle güzel yansıtılmış ki okur olarak ruh halindeki bu dalgalanmaları ben de karakterle birlikte yaşayabildim. Zaten romanın özü bu ruhsal geçişler. Yoksa geleneksel anlamda bir olay örgüsü bir somut hikayesi yok, olması da gerekmiyor. Eğer bir Grange, bir Agatha Christie vb okumuyorsam roman/öykülerde beni en çok tatmin eden ya da edemeyen kısım karakter betimlemeleridir. Raskolnikovların, Ahabların okurda bulduğu yerdir önemli olan. Ben onlarda aldığım tada yakın bir tat aldım. Diğer romanları da böyleyse Zweig sık okuyacağım kişilerden olacaktır.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,8bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Çizgi Roman dediğin…
“Güngezgini’ni anlatmak zor, belki de ona yeni sıfatlar icat etmek lazım” demiş sonsözde Sevin Okyay. Birçok okuyucu bu kitap ne anlatıyor diyebilir. Sürekli ölen ama hiç ölmemiş gibi sonraki yaşlarını gördüğümüz bir adam, büyük bir yazar olan ve torunu doğduğu gün ölen babası, kılpayı kurtulduğu ölümden sonra sırra kadem basan candostu, ölüm ilanları yazarak yapılan kariyer, aşkları, yazarlık hayalleri… Bir yere kadar ilginç geliyor, bir yerden sonra ise… açıkça ben kendimi hayatımla ilgili bir takım şeyleri sorgularken buldum. Zira bol bol ölüm göstermesine rağmen hayatı anlatıyor hikaye. Zaten ölüm de hayata dahil değil midir? Melankolik hatta depresif bir hikaye gibi görünse de bana göre gökkuşağı gibi rengarenk. Ve bazılarımız eminim ibretler, hayatla ilgili dersler, mesajlar çıkarmaya çalışıyordur ama aslında hiçbir mesajı yok. Bize sadece dümdüz hayatı göstermeye çalışıyor, Bras’ın karısına son mesajı olmayan (!) son mesajında dediği gibi “bir aynaya bakıyor” gibiyiz. Çizgi romanlarda gömülü edebiyat definelerini keşfetmeyi sevenlere tavsiyemdir.
Güngezgini
GüngezginiGabriel Ba · Çizgi Düşler Yayınevi · 20161,003 okunma
Reklam
272 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Okuduğum 3. Vonnegut kitabıydı (Diğerleri Otomatik Piyano ve Mezbaha 5). Yazarın tarzına alışkın olmayanlara itici gelebilir zira en olağandışı romanlarından biridir. Diğerlerine nazaran bunda uçuculuk seviyesi oldukça yüksektir. O yüzden şans vermek, anlamak isteyenler öncesinde biri Otomatik Piyano olmak üzere en az 2-3 romanını okumalılar bence. Basit bir kurgusu var, buna karşılık eleştirmek istediği ne varsa dibine kadar sıyırmış. Aslında öyküyü basitçe oklarını hedefe fırlatmak için bir araç olarak kullandığı hemen anlaşılıyor. Yazar Amerikan toplum yapısı özelinde ırkçılığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, açgözlülüğe, şiddete, düzenbazlığa vs vurdukça vuruyor, vurdukça vuruyor. Bunu yaparken kullandığı mizahi dil saldırganlığının dozunu arşa çıkararak daha çok dikkatimizi çekebiliyor. Öte yandan sayfaları çevirdikçe kitabın bir kader-özgür irade tartışması ekseninde ilerlediğini farkediyorsunuz. Burada aslında hikaye ve eleştiriler bir yana yazarın aslında ortaya koymak istediği tüm düşüncesinin bu olduğunu farketmemek mümkün değil. İnsanın mantık dışı davranışlarının olağan sonuçlarını kadere bağlamasına giydirmek kitabın esas amacı gibi görünüyor. Zaman geçtikçe defalarca okuyacağım bir kitap olarak kütüphanemde yerini aldı. Ancak bana göre yazarın başyapıtı elan Otomatik Piyano’dur.
Şampiyonların Kahvaltısı
Şampiyonların KahvaltısıKurt Vonnegut · April Yayıncılık · 2015437 okunma
736 syf.
10/10 puan verdi
·
76 günde okudu
Hangi adalet?
Öncelikle belirteyim ki bu bir incelemeden ziyade kitabın bana hissettirdikleridir. Bolca spoiler içerir ama zaten bu türden bir kitabı “acaba sonunda ne olacak” heyecanı yaşamak için okumaya niyetlenenler bence tercihlerini Grange, Dan Brown, Ahmet Ümit’ten yana kullansınlar, en azından okuduklarının hakkını verirler. (Dalga geçmiyorum, o
Moby Dick
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,7bin okunma
432 syf.
6/10 puan verdi
·
13 günde okudu
İlginç
Kaliteli korku/gerilim edebiyatından keyif alan biri olmama rağmen vampir, kurt adam vs öğelere mesafeli olmuşumdur. Ama popüler kültürde sağlam bir yeri olan drakula/vampir imgesinin birincil kaynaklarından biri sayılan Dracula kitabını okuyup korku kültürünün geçmişteki izlerini sürmeyi uzun zamandır istiyordum, nihayet
Dracula
DraculaBram Stoker · İthaki Yayınları · 20184,067 okunma
552 syf.
5/10 puan verdi
·
32 günde okudu
Oku ve Hediye et
Hoca’nın Uygarlık Tarihi’nden sonra başladığım seri. İlk iki cildi olan, İlkçağ ve Ortaçağ’ı anlattığı kitaplarını okudum. İleriki zamanlarda diğer ciltleri de okuyacağım ama muhtemelen hiçbiri kitaplığımda kalıcı yer edinemeyecek. Çünkü; her şeyden önce ortalama bir tarih okuyucusu çalışmanın kaynakçasına en azından bir göz gezdirir ve araştırmanın derinliği, güvenilirliği ve ciddiliği hakkında bir fikir edinerek okumaya başlar. Bunu hocanın bu kitaplarına uygulayınca hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Çalıştığı kaynaklar böyle bir eser için o kadar az ki okuduğunuz şey tarih olmaktan çıkıp tarihçinin yorumuna dönüşüyor. Hoca kendinden önceki çalışmaları kullanmak yerine salt kendi bilgi birikimine başvurmuş. Üstüne bir de materyalist yöntemle ilerlemesi öznelliğin dozunu büsbütün arttırmış. Elbette materyalist tarih yöntemiyle yapılan çalışmalarda tarihçinin yaklaşımı, bakışı hatta yorumu önemlidir ama bu da ciddi bir kaynak kullanımının neticesinde ortaya koyulursa bir anlamı olur. Bu yöntemle yapılan ciddi çalışmaları takip edenler, mesela Chris Harman’ın Halkların Dünya Tarihi çalışmasını okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. Sonuç olarak materyalist olsun olmasın bu kapsamda yapılan birçok güzel çalışmanın arasında kaybolup gitmesi işten bile değil. Ama yine de hocanın birikimlerinin sonucunu okuyarak tarih kurganına bir balbal dikmek faydalı olacaktır.
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 1. Cilt
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 1. CiltServer Tanilli · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017195 okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Atatürk aşığı Fransız yazar Dedola’nın çizgi roman türündeki eseri. Ölümcül hastalığın pençesindeki akademisyen kadın Fransa’da yaşayan ve radikal islamcıların ağına düşerek beyni yıkanmış ve nihai hedefi işide katılmak olan genç yeğenini yanına asistan olarak alıp Türkiye’ye götürür. Amacı ölmeden önce onu bu tuzaktan kurtarmaktır ve bunu Atatürk ve devrimlerini ona anlatarak yapmaya çalışır. Bir Fransız’ın Atatürk ve Kemalizm’e bakışını görmek açısından güzel bir eser.
Türk Atası
Türk AtasıLoulou Dedola · Presstij Kitap · 20206 okunma
400 syf.
6/10 puan verdi
·
12 günde okudu
çeviri
Hannibal hakkında yazılmış kapsamlı çalışmalardan biri olduğu muhakkak. En azından onun hakkında müspet/menfi tüm görüşleri ortaya koyarak Hannibal’i bir okuyucu olarak yorumlamamıza imkan tanıyor. Ancak çeviri beni rahatsız etti. Anlatım bozuklukları bir yerde göz ardı edilemeyecek seviyeye ulaşıyor. Yine de şimdilik kütüphanemdeki yerini koruyacak.
Hannibal
HannibalPatrick N. Hunt · Kronik Kitap Yayınları · 2019319 okunma