Lucifer: bazen öyle bir his kaplıyor ki içimi değerli sandığım her şey önemini yitiriyor sanki uzun bir süre boşlukta asılı kalıyorum düşmek için çırpınıyorum kötünün de kötüsünü öğreniyorum ve bir hiçlik içinde boğuşup duruyorum sonra kıpırdamıyorum bile bedenim uyuşuyor insanların yanından geçerken ya da karşısında dururken ölüye bakar gibi bakıyorlar micazımın ciddiyeti soğuk bir duvar gibi çarpıyor yüzlerine sabahtan akşama kadar düşüncelerimle boğuşan bir pervane her gece dağılmış bir avareyim son olsun artık bu acılar kalbime bıçak gibi saplanan kör sancılar ben artık kalabalık şeyler yaşamaya hazır hissediyorum kendimi evet çok düştüm ve o kalabalığın arasında en sevdiklerim üzerimi çiğneyerek geçti gitti yanımdan fakat artık elim kolum olmadan bile sağlamca dolaşabilirim hengamenin arasında çünkü düşüp sürünmeyi öğrendiğim gibi kalkıp koşmayı da öğrenmenin zamanı geldi....
bu şehirde yaşamak zor
bu şehirde yaşamak çok zor, hatta yolda yürümek, otobüse, metroya, arabaya binmek kısacası her şey zor bu şehirde. mesela ben ekmek almak da bile zorluk çekiyorum. neden biliyormusun dostum? çünki, insanları ,dostum, insanları mutsuz bu şehrin her kes stresli her kes yorgun. herkes bıkmış ve de her kes haklıyken haksız ve de kimse güvenmiyor
Reklam
Kitaba düştüm, sabahtan akşama kadar okuyorum. Kitaplar akıllı kitaplar aptal. Kitaplar büyük kitaplar çocuk. Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk fakat kısır fakat sensiz...
Ahmet Telli- Belki yine Gelirim
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler. Oysa ne kadar sakin bu
Çirkinim belki. Dışının güzelliği ile içinin çürümüşlüğü arasına sıkışmış bir ruh kadar değil.. Güçsüzüm belki. Kendi gücünün sarhoşluğuna kapılıp zayıfların üzerine basarak yükselecek kadar değil.. Korkağım belki. Cesaretini ancak kendi menfaati doğrultusunda ortaya çıkaran egoistler kadar değil.. Fakirim belki. Bir dostun, bir aşkın yahut sahip olduğum ve beni ben yapanların kıymetini bilemeyecek kadar değil.. Cahilim belki. Bu engin kainatta kendini her açıdan yeterli görecek bir megaloman kadar değil.. Yalnızım belki. Sahte ilişkilerin sanrılı kalabalıklarına kapılacak kadar değil.. Aptalım belki. Zekasından zerre kadar şüphe etmeyip bilinçaltının tutsaklığında vuku bulan bir benliğin varlığını unutacak kadar değil.. Ve yorgunum belki. Hayat enerjisini sadece dünyevi haz ve konfor için harcayanlar kadar değil..       Kusurluyum fakat insanı insan yapan da bu. Bulunduğumuz yerin her daim ilerisine göz dikmek, gelişebilmek, kendinin heykeltıraşı olmak ve mevcut kalıbı özgün bilinçle arzu edilen şekillere sokmak, kadere ve sisteme karşı ne yüce bir isyandır!.. Tüm bunları gerçek kılan ise kusurlarımız ve hata yapabilme lüksümüz. Lakin aynaya dönmek, çıplaklığına varmak, bilincin en derin kuyularına atlamak ve kendini bilmek, başlı başına bir savaştır. Evreni, özün dışında arayan ise ancak madde bulur. Ve nitekim maddeden öte olduğunu düşünemez..
Yanımda hissettiğim en tatlı nefes senin nefesin. Bir çekiyorsun içine havayı, sanki hücrelerimle birlikte giriyorum burnundan içeri. Kalbine daha yakın oluyorum sevgilim, sonra veriyorsun nefesi aynı hışımla kalbinden ayrılıyorum. Seni sevmek böyle bir şey işte… Nerede durman gerektiğini bildiğin fakat rüzgarıma hep senin yön verdiğin bir şey… Seni seviyorum derken şaka yapmamıştım. Ben ilk kez birine seni seviyorum dedim, sevdim hem de çok sevdim. Gözlerinde çağlayan pınarlara düştüm ben tek bakışınla. Boğuluyorum sandım lakin boğulmadım. Çıktığımda o pınardan ben artık bir aşk adamıydım. Seni seviyorum, bunu derken şaka yapmamıştım. #SENİ SEVİYORUM#
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.