Dostum!
Güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak, fakat arkana bakma.
Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de.
Unutma,yolcu değişir, yol değişir ama menzil değişmez.
Yolcuya bakıp yolu tanıma! Yola bak, yolcuyu tanı.
Taş döşenmiş bir yokuştan aşağıya doğru iki fıçı yuvarlanır. Fıçılardan birinden fazla ses çıkmaz; fakat öteki tangır tungur yuvarlanarak kulakları sağır eden büyük bir gürültü koparır. Yokuşun altında hadiseyi seyreden iki kişiden biri, öbürüne sorar: ‘Peki ama neden şu fıçı bu kadar ses çıkarıyor?’ Öbürü cevap verir: ‘Çünkü aziz dostum! Bu fıçı boştur da ondan!’
1.
Hayatımı nasıl taramalıyım ki fiyakalı dursun
Kimse anlamasın bir İstanbul hatırası olduğunu
Yoksa taşralı bir küçük adam Paris 'te şair olur
Ve ölür, ütülü bir mendil gibi unutulur
Galiba insanın yakışıklı bir kâlbi olmalı önce
Sık sık tozu alınmalı, parlatılmalı aynalı sözlerle
Benimse kalp hususunda cilalı bir cümlem