Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayattaki her gülünç şeyin altında görünmez bir facia yok mudur?
Sayfa 67
Kalbimde belirsiz bir acı sızlar.
Sayfa 67 - Falaka
Reklam
"Bütün derslerimiz yeknesak, umumi bir bestenin asla manalarını anlamadığımız güfteleriydi."
Sayfa 58 - Falaka
Pek uzun gurbetlerden sonra vatanına dönen bir adam, doğduğu yerin ufkunu koyu bir sis altında bulup da sevdiği şeyleri uzaktan bir an evvel göremediği için nasıl mahzun olursa, ben de tıpkı böyle merakla, sabırsızlığa benzer bir elem duyarım.
Sayfa 46 - Ant
"Evet, birdenbire sevilemez, fakat birdenbire insan soğur. Sevdiğine düşman olur. Ondan nefret eder."
Sayfa 38
"Eğer ruhu varsa insan sever..."
Sayfa 37 - Birdenbire
Reklam
İnsanlar aşkın hakikatini kaybetmişlerdi. Hürmet ettikleri, acıdıkları yahut alıştıkları vücutları "seviyorum" zannediyorlardı. İşte bu yanlış zan aşkın kıymetini düşürüyordu.
Sayfa 37 - Birdenbire
"Daha aşkın ne olduğunu dünyada kimse öğrenememiş."
Sayfa 36
Maddi hayatı ne olursa olsun "adilik"ten başka bir şey değildi. Asıl hayatın manası ruhtaydı. Ruhu olan yaşıyor demekti. Uzvi hayatın bitkiden farkı yoktu
Sayfa 37 - Birdenbire
Hayatın tadı, acı hakikatlerden sonra ne derin duyulur!
Sayfa 35 - Birdenbire
Reklam
"...lakin insanların hayvanlığına nihayet yoktur!"
Sayfa 31 - Bahar ve Kelebekler
Lakin istikbalden bir şey ümit edemezler miydi? Türk kadınlığı bir gün yüksek idrakiyle, altı asırlık tesadüfi, tabii bir ıstıfa sayesinde harika haline gelen güzelliğiyle, zekâsıyla, bir Avrupalı kadın gibi insanlık sahnesine çıkarak ihtiramlar, perestişler önünde yükselemeyecek miydi?
Sayfa 28 - Bahar ve Kelebekler
Saadet uzak bir hayale, yetişilmez bir hülyaya dönüştü. Âdetlerimizle beraber sevinçlerimiz de söndü. Şimdi şaşkın ve mustarip bir nesil... Her şeyden nefret eden, her şeyi fena gören, karanlık gören, berbat, hasta, tedavisi imkân haricinde bir nesil...
Sayfa 23 - Bahar ve Kelebekler
''Şimdi siz Frenk mürebbiyeler elinde büyüyor, kendi lisanınızın güzelliklerini tanımıyor; başka memleketlerin başka şeylerini öğreniyorsunuz. Onlara benzemek istedikçe kendi benliğinizden uzaklaşıyor, etrafınızdan nefret ediyor, hakikaten sevinç ve saadetten mahrum kalıyorsunuz.''
Sayfa 21 - Bahar ve Kelebekler
”Sevinç ve saadetten mahrum kadınlar, Türk kadınları mı?” dedi, “Hayır, hayır! Türk kadınları asla sevinç ve saadetten mahrum değildiler. Sevinç ve saadetten mahrum olanlar sizsiniz. Şimdiki kadınlar... Siz yoruldunuz.”
Sayfa 20
470 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.