Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ortada bir yobaz ordusu yar. Avcılık ruhları da şiddetle gelişmiş, hiç ava gitmemekle birlikte, hepsinin pompalı av tüfeği var. Bir gün hep birlikte ava çıkacaklar Biz de av olarak, salak salak dolaşıyoruz ortalıkta.
Tutuculuk, uluslara zaman kaybettirmekten başka hiç bir işe yaramıyor.
Reklam
Alaturka Tuvalet ve Sanat
Insan emeğiyle üretilen her şeyde sanatsal bir yan vardır. Diyelim ki alaturka hela taşı üretiliyor. O hela taşının biçimi, malzemesi rengi, ayak koyulacak yerlerin uyumlu yüksekliği ve estetigi ve ayak kaymasın diye tırtıklı olması, kiminin ayağının 45 numara ve tarakı olabileceğinin göz önünde bulundurulması, pis plastik ve sapı kopmuş maşrapadan dökülen suyun akabilmesi için gerekli eğimin verilmiş olması, içine sıçılan deliğin yuvarlaklığının belirginliği, kenarına değil de ortasına yapma duygusu verişi, o hela taşını üretenin, yani biçimini çizenin, kalıbını çıkaranın sanatsal endişelerini taşımaktadır.
Türk parasını dolara çevirir gibi, yeşil örtüyü beton örtüye çevirme telaşımızın sonu nereye varacak acaba?
Biz demokrasi için kavga vermiş bir millet değiliz. Atatürk'ün zoruyla, çünkü o zorlamasa kimsenin aklına böyle bir kurtuluş savaşı da gelmiyor, bir bağımsızlık kavgası yaşamışız. Bunun sonucunda Atatürk, istese çok yakışıklı bir padişah olabilecekken, bize dev bir kıyak yapıp demokrasiyi armağan etmiştir.
Hiç bir okul, mesleğinin erbabını mezun etmez, o mesleği seçmeye niyetli adaylar yetiştirir. Okullar genç insanları belirli bir öğrenme disiplinine sokar. Disiplin sözcüğüne gıcıksanız, alışkanlık da diyebiliriz. Okulların asal görevi budur zaten. Bu disiplini bir öğrenme aşkına dönüştürebilirseniz, başarılı olamayacağınız meslek yoktur.
Reklam
Devletin içinde, devlet adına kim ne bok yiyor konusunun bilinmezliği de bizde çok eskiye dayanan, geleneksel bir durum.
Hiç bir şeyin hesabının sorulmadığı hukuksal bir cıvıklık dönemi yaşıyoruz.
Kitap okumak gibi kötü alışkanlıklanı yok. Ancak bir kitaptan söz edildiğinde, her konuda olduğu gibi, bu durumda da ahkâm kesmekten, topa girer gibi söze girmekten, topa vurur gibi, sözün gelişine yanıt çakmaktan hoşlanıyorlar.
epub
“Gün ışımıştı, ama geceden daha karanlıktı ortalık. Araba maraba yoktu yollarda. Ceketimin cebinde kabak çekirdeği arandı sol elim. Kabak çekirdeğinde bulmuştuk mutluluğu da gülmüştük, sinemada yitirmiştik, söylesek inanmazlardı.”
Sayfa 27 - Ortaoyuncular Yayınları
Reklam
Sabah kavramsız horoz öter kümeste. Belki de kümes içi tavuksal bir sorun.
Çocukluğun masumluğu, bilinmeyenin güzelliği...
- Treni durdurayım mı? diyor bana Avni ağbi. - Durdurabilir misin? diye soruyorum, bakışlarım meraklı. - Tabii. - Nasıl durduracaksın? - Çok basit. deyip avucunu tren penceresinin camına dayıyor, tren birden yavaşlayıp rank diye duruyor. Vay canınasını! O elini camdan çekince hareketleniyor tren! Sonra ben deniyorum treni durdurmayı; yapıştırıyorum küçücük elimi pencerenin camına, tren hiç oralı olmadan hızla ilerliyor. Biraz sonra o gene başarıyla durduruyor treni, ben durduramıyorum. İki elimle deniyorum, ı-ıh! Buna biraz bozuluyorken müthiş adam Avni ağbiye hayranlığım giderek büyüyor çok az hücresi devreye girmiş beynimde. Süpermen gibi biri yani bu Avni ağbi, diye düşünüyorum, daha sıkı tutuyorum elimi denetleyen elini, onun avucunu cama her istasyona yaklaşırken dayadığını hiç bilmeyerek.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.