Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ama çocuklar kusura bakarlar. Kuşlar gibi. Hani taş atmıştım bir kez de küsüp kaçmıştı... Ben şimdi kaçamıyorum İnci. Ama büyüyünce kaçarım belki. Hani o mavi uçurtma gibi...
Sayfa 102Kitabı okudu
Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?
Reklam
Bu akşam yine kuşların kanadında batıyordu güneş...
Akşamı götürürler anahtarlarıyla birlikte. Yıldızları da...
Hep çocuklara mı düşer annelere anlayış göstermek?
"Sen niye buradasın?" diye sordum Nevin'e. O da halkını sevdiği için buradaymış. Ben büyüyünce halkımı hiç sevmeyeceğim. Halkını sevenler hep kafese giriyor.
Sayfa 23
Reklam
Nuran yatağına yattı. Tavana bakıyor. "Hani işin vardı?" dedim. Kızdı bana. "Düşünüyorum ya, bu da iş," dedi. Düşünmek ciddi bir işmiş. Hatta Nuran'ı düşündüğü için atmışlar buraya. Öyle söyledi. "Yanına yatıp senle birlikte düşüneyim mi?" diye sordum. Güldü o zaman. Büyüyünce beni de içeri atarlarmış, çok düşünürsem. Sahiden atarlar mı İnci? 25
Sayfa 25
"Yalanlar kendi arasında ikiye ayrılır," diyorsun bana. "Gerekli ve gereksiz yalanlar. Bu gerekli bir yalan." Ama ben de kendi söylediğim yalanları gerekli buluyorum. Kızıyorsun bana: "Çocuklar yalan söylememeli. Onlar gerekli ve gereksiz yalanları bilemezler henüz. " Eh ne yapalım... Ben de büyüyünce söylerim.
Sayfa 17
Kimi okursam o oluyordum.
Kimi okuyorsam o oluyordum. Bir gün ölümden kurtulmak için katedrale hapsolan Esmeralda, diğer bir gün çok istediği meşhur yazar kimliğine kavuştuktan sonra bu yalan dünyadan sıkılıp kendi gerçeğine, yani denizin sularına dönmeyi seçen Martin Eden oluyordum. Bir gece engizisyon tarafından 1755 Lizbon depreminden sorumlu tutularak kamçılatılan Candide olarak giriyordum yatağıma, diğer bir gece duvardaki değişen portresiyle aynadaki yüzünü karşılaştıran Dorian Gray olarak. Bazı günler, Mersault olup, annemin cenazesinde gözyaşı dökmeyişimin hesabını veriyordum, bazı günler Bihter olup ihanetimin altında eziliyordum. Önce o kahramanların gerçekliğinin içine giriyor, sonra da onlardan biri olup çıkıyordum. Bizzat onların yerine geçmeyi başaramamışsam bile en azından yakın bir dost gibi peşlerine takılıyordum. Mümtaz ve Nuran'la birlikte İstanbul'u keşfe çıkıyor, huzuru arıyordum mesela. Ya da Kamran, Çalıkuşu Feride'yi bahçedeki salıncakta sallarken, bir köşede durup onları izliyordum. Kitapların bana sunduğu dünyayı her zaman elimdekine tercih etmiştim.
Reklam
"Hani işin vardı?" dedim. Kızdı bana. "Düşünüyorum ya, bu da iş," dedi. Düşünmek ciddi bir işmiş.
Biz de dışarı çıksak içeri girmek yasak olur mu İnci?
Çalıkuşu
Söyle bana Feride, bu kadar derin bir vefayı, bu kadar ince bir ruhu, bu küçük Çalıkuşu göğsünün neresine saklamıştın?...
"Saçlarım ıslanıyor. O zaman anlıyorum annemin ağladığını."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.