Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Bir manzarayı seyrederken gururumu en çok yaralayan şey, başka birinin, benzer bir amaçla burayı çoktan seyretmiş olduğunu bilmenin acısıdır. Tabii başka saatlerde, başka günlerde olmuştur bu. Ne var ki bu bahaneyi öne sürersem, hiç tarzım olmayan skolastik bir oyunla sırtımı sıvazlamış, ağzıma bir parmak bal çalmış olurum. Gayet iyi biliyorum ki arada pek bir fark yok ve başkaları bu manzarayı benimle aynı değilse de, çok benzer bir şekilde, aynı ruhu taşıyan gözlerle gördüler.”
Reklam
“Yanımda başkaları varken hoş bir duyguya kapıldığımda, onların da bundan pay aldığını düşünerek kıskanırım. Benimle aynı şeyi hissetmeleri, ruhlarını kullanarak ruhumu kurcalamaları bir tür edepsizlik gibi gelir bana.”
“Bir tablo ve kişiler yaratıp hepsini aynı anda yaşadığımızda – hepsinin birbirine bağlanacağı, birbirini etkileyeceği şekilde bütün bu ruhlar olduğumuzda, hayalin en üst mertebesine erişmişiz demektir. Bunun sonucunda zihin inanılmaz ölçüde kişiliksizleşir, tozumsu bir küle döner; itiraf edeyim ki, varlığın tamamen tükenmesini engellemek de zordur... Ama öyle büyük bir zaferdir ki kazanılan! Çileciliğin nihai aşamasına ancak böyle varılır. Bu mertebede hiçbir inanç, hiçbir Tanrı yoktur. Tanrı, benim.”
"Bendeki duygular ne kadar samimi olursa olsun, hep yüzeyde yaşar. Aktörlükle geçti ömrüm, üstelik birinci sınıf bir oyun çıkardım."
Kimileri, umutsuz yaşanmaz, der; kimine göreyse esas umut varken hayat bomboş kalırmış.
Reklam
“Hayal gücümüzü iyice eğittikten sonra, isteklerimizi sıralayalım yeter, o kendi kendine romanlar yazacaktır. Yorgunluk artık hemen hemen sıfıra inmiştir, zihinsel boyutta bile. Kişiliğin tamamen çözüldüğü, dağıldığı görülür. Bir ruh ile donanmış saf kül olmuşuzdur, ama belli bir şekilden yoksunuzdur – içine girdiği vazonun şeklini alan suya bile benzemeyiz. Güzelce hazırlandıktan sonra [...], içimizde dramlar belirebilir, bunlar bize yabancı, mükemmel dramlar olarak, dizebedize oynanabilir. Onları yazmaya mecalimiz kalmamıştır belki... Ama zaten buna gerek olmayacaktır. İkinci kademeden yaratıcılar olabiliriz – içimizde yazmakta olan bir şair hayal edebiliriz, o belli bir tarz tuttururken, bir başkası da farklı türde yazacaktır... Bu konuda zirveye ulaşmış biri olarak, hepsi özgün ve farklı, sayısız şekilde yazabiliyorum.”
“Üçüncü aşamada, bütün duyulanımlar tamamen zihne taşınır. Zevk, yorgunluk kadar artar, ama beden artık hiçbir şey duymaz ve eller, kollar yorulacağına, hayalin sonunda bitap düşen, gevşeyen zekâ, istenç ve heyecandır... Bu noktaya varınca, artık hayalin en üst evresine geçme vakti gelmiş demektir.” İkinci evrede kişi kendi için romanlar inşa eder. Yukarıda da söylediğim gibi, hayali zihne tam olarak zerk etmeden buna girişilmemelidir. Yoksa, roman yaratmak için başta harcanacak çaba, hayalin mükemmel bir şekilde zihinselleştirilmesini engeller.”
“Hayalci heyecanı bedeninde duyduğunda, hayalin ilk basamağını atladığı söylenebilir. Başka bir deyişle dövüşlerin, kaçışların, çatışmaların olduğu bir romandan bedenimiz gerçekten bitmiş, bacaklarımız kırılmış olarak çıkıyorsak... ilk evre aşılmıştır.”
“Dikkatimizi hikâyenin üslubuna saptıran edebî romanlardan kaçınılmalıdır. Hiç utanmadan itiraf edeyim ki, ben böyle yaptım. Tuhaftır, içgüdüsel olarak elim hep polisiye romanlara [...] giderdi. Baştan sona okuyabildiğim aşk romanı olmadı. Ama bu tamamen kişisel bir mesele, sorun hayallerimde bile, mizacımın aşkı kaldıramamasından kaynaklanıyor. Herkes kendindeki eğilimleri geliştirmeli. Hayal kurmanın, özümüzü aramak olduğunu hiç aklımızdan çıkarmayalım.”
Reklam
“Hayal kurmaya en iyi kitaplarla başlanır. Romanlar, acemilere müthiş yardımcı olur. Kendilerini kitaba kaptırmayı, büsbütün roman kahramanlarıyla yaşamayı öğrenmekle, ilk adımı atmış olurlar. Ailemizi ve yaşadığı mutsuzlukları içimizi daraltan birer budalalık gibi görmeye başladıysak, aşama kaydetmişiz demektir.”
“Sanatının zirvesindeki benim gibi bir hayalci ise, hayalin şu hayal olmasını, şöyle fantezileri barındırmasını ister sadece: Hayal derhal karşısında tam dilediği gibi, ama müthiş çabalar pahasına bile tasarlayamayacağı bir şekilde akmaya başlar. Diyelim ki kendimi kral olarak hayal etmek istiyorum. Ansızın buna karar veriyorum ve bir de bakıyorum ki, memleketin birine kral olmuşum. Hangi kral, nasıl bir kral, bunları bana hayal söylüyor... Bu bir yana, hayallerime egemenliğimi öyle bir kabul ettirdim ki, beklenmedik bir şekilde, daima ne arzuluyorsam onu veriyor düşlerim. Düzeni tam oturmamış bir fikri netleştirip mükemmel hale getirdiğim çok olur. Farklı çağlara, hayallerimde yaşadığım farklı ülkelere yayılan Ortaçağ’ı bilinçli olarak düşleyebilmem mümkün değil. Varlığından habersiz olduğum aşırı hayal gücüm karşısında gözlerim kamaşmış vaziyette, ben de bakmakla yetiniyorum. Hayallerimi kendi haline bıraktım... O kadar temizler ki, beklentilerimin hep üstüne çıkıyorlar. Arzuladığımdan hep daha güzel oluyorlar. Ne var ki, ancak mükemmelliğe ulaşmış bir hayalci böylesi sonuçlar ümit edebilir. Dalgınca bunu aramakla yıllarım geçti. Bugün ise, kolayca yapabiliyorum.”
“Hayal kurmanın farklı yöntemleri var. Bunlardan biri, iyice netleştirmeye çalışmadan kendini düşlere bırakmak, duyguların çalkantısına, alacakaranlığına dalıvermektir. Seviyesiz, yorucu bir hayal yöntemidir bu, çünkü tekdüzedir, hep aynı şekilde devam eder. Bir de hayali netleştirip yönetmek var, ama düşlemi yönetmek uğruna harcanan çaba fazlasıyla yapmacık kaçar. ”
“Reddedilmekten, aldatılmaktan, nefret uyandırmaktan korkmadan sevebilirim. Sevgili değiştirebilirim, nasıl olsa hep aynısı olacaktır. Beni aldatmasını, benden kaçmasını istersem, tek bir emrimle, canımın çektiği, zevkime zevk katacak şekilde olur bunlar. En büyük dertleri, en büyük işkenceleri, en büyük zaferleri yaşayabilirim. Sanki gerçekmiş gibi yaşayabilirim her şeyi: Yeter ki hayalleri canlandırmayı, berraklaştırmayı, gerçek kılmayı bileyim. Bu da için için çalışmayla, sabırla olur.”
“Çaba göstermek boşunadır, ama bizi oyalar. Akıl yürütmeler asla bir sonuca varmaz, ama eğlencelidir. Sevmek bir karın ağrısıdır, ama belki de sevmemekten iyidir. Buna karşılık hayal, her şeyin yerini tutabilir. Gerçek bir çaba yokken, çaba fikrini barındırabilir. Hayalimde, korkmaktan, vurulmaktan çekinmeden savaşlara katılabilirim. Zaten asla varamayacağım bir gerçekliğe ulaşmak için uğraşmaksızın; çözemeyeceğimi gayet iyi bildiğim bir soruna çözmeye niyet etmeksizin; [...] olmadan fikir yürütebilirim.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.