AKP-SAADET AYRILIĞI
Tüm bunlara rağmen, Fazilet Partisi de Haziran 2001’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Özellikle türbanı teşvik etme kampanyasıyla laik devlete karşı çıkma olayında oynadığı rol için kökten-dinciliğin bir merkezi olarak tanımlandı. Temmuzda Erbakan taraftarları Saadet Partisi’ni kurarken, ağustosta Fazilet Partisi içindeki reformcular, laik olduğunu iddia ettikleri Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) kurdular. Ancak, partinin lideri, İstanbul eski belediye başkanı, halk arasında din kışkırtıcılığı yapmak ve laiklik ilkesini çiğnemek suçuyla hapse girmiş olan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan kısa sürede en popüler lider oldu ve anketler partisinin bir sonraki seçimleri kazanacağını gösterdi.
Her İslamcı parti kapatıldığında, halefi daha ılımlı ve daha az İslamcı olduğunu iddia ediyordu. Nitekim 1998 Mayıs’ına gelindiğinde Kutan, Erbakan’ın sert İslâmcılığını terk etmiş ve artık NATO’dan çıkmaktan, İslâmî bankacılığı yerleştirmekten bahsetmez olmuştu. İslamcıların da orta yolcu politika hayatına katılmaya hevesli olduklarının bir gösterisi olarak, Atatürk’e saygılarını sunmak için Anıtkabir’e de gitti.
Reklam
REFAH VE ARDILI FAZİLET
Başbakan Erbakan’ın konumu savunulamaz hale geldi ve 18 Haziran 1997’de istifa etti. Umudu, Cumhurbaşkanı Demirel’in Tansu Çiller’i başbakan ataması ve Refahyol hükümetinin devam etmesiydi. Fakat Demirel görevi Çiller yerine Mesut Yılmaz’a verdi ve Refah Partisi hakkında soruşturma açıldı. İslâmcılar partilerinin kapatılacağını anladılar ve böylece 1997’nin aralık ayında, Recai Kutan liderliğinde Fazilet Partisi (FP) adında yeni bir parti kurdular; ocak ayında Anayasa Mahkemesi Refah Partisi’ni kapatarak, mallarına el koydu ve Erbakan ile partinin önde gelen yöneticilerine beşer yıllık siyaset yasağı getirdi.
8 SENELİK ZORUNLU EĞİTİM
Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997 günü Erbakan başkanlığında toplandı. Siyasi İslâm’ın Kürt milliyetçiliğinden bile daha tehlikeli olduğu ilan edildi ve Erbakan yirmi maddelik bir önlem planını kabul etmek zorunda kaldı. Program, siyasal İslâm’ın etkisini, destekçilerini devlet mekanizmasından uzaklaştırmak ve generallerin 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında ‘sol ideolojiler’in yayılmasının önüne geçebilmek için yaygınlaşmasına onay verdikleri imam-hatip okullarını engellemek amacıyla tasarlanmıştı. Ağustosta zorunlu temel laik eğitimi beş yıldan sekiz yıla çıkaran bir yasa kabul edildi. Bu yasanın amacı siyasal İslâm’ın Türk alt ve alt-orta sınıf gençleri üzerindeki etkisini azaltmaktı. Bu önlem, tüm Türkiye’de gösterilere sebep oldu, çünkü halkın belli kesiminin, çocuklarının kendi yönlendirmeleri doğrultusunda eğitim görmesini engelliyordu.
28 ŞUBAT 1997 NASIL OLDU
1997 Şubatı’nda, Ankara’nın Sincan ilçesinin Refah Partili belediye başkanı, Kudüs’ün İsrail’den kurtarılması çağrısı yapmak üzere bir ‘Kudüs Gecesi’ düzenledi. İran büyükelçisi çağrılmıştı, büyükelçi laiklik karşıtı beyanlarda bulunarak Türkiye’de İslâmî hukukun kurulmasını istedi. Aynı anda dinleyici grubu da İsrail’e karşı silahlı mücadelede bulunan iki İslâmî grup olan Hamas ve Hizbullah lehinde gösteri yapmaktaydı. Türkiye’deki laik güçler başkente bu kadar yakın bu miting yüzünden çileden çıktılar ve generaller bir uyarı olarak Sincan’a tanklar yolladı. Belediye başkanı tutuklandı, İran büyükelçisi istenmeyen kişi (persona non grata) ilan edildi ve Refah Partisi’ne karşı bir soruşturma başlatıldı. Refah Partisi, generallere İslâmî hareketi engellemek için bir bahane yarattı ve onlar da bu fırsatı kullanarak yumuşak veya ‘post modern darbe’ denebilecek bir eyleme giriştiler.
G7 VE D8
Basın, hükümetin, İslamcıların yabancı ve Türk kültürüne ters bulduklarından aykırı baktıkları baleye ve operaya ayrılan ödeneğin yüzde 129 artırıldığını belirtti. Erbakan’ın çeşitli ülkelere yaptığı yurtdışı gezileri, özellikle de İran gezisi, Washington’ı rahatsız etmişti. Erbakan ABD’nin gönlünü almak istiyordu. Sonuçta, Aralık 1996’da devlet bakanını Washington’a, ‘dostumuz Amerika’ya kendimizi daha iyi anlatabilmek amacıyla’ gönderdi; Fehim Adak'ın önemli konuları tartışması, işbirliğini artırması ve Amerikan politika belirleyicilerinin kuşkularını gidermesi bekleniyordu. Erbakan’ın laikleri ve ABD’yi memnun etme çabaları; partinin artık ılımlı olan yönetimi ile seçimleri kazanmak için dayanağı olan militan destekçileri arasındaki geniş uçurum nedeniyle, her iki cephede de başarısız kalmaya mahkûmdu. Liderlik kadrolârı Anadolu burjuvazisinin Anadolu kaplanlarının 1980’lerden beri elde ettiği kazançlar sayesinde ılımlı ve merkezci oluyordu; ‘kaplanlar’ küreselleşmenin faydalarından yararlanmak istiyordu ve bu ise yalnızca partileri iktidardaysa mümkündü. Öte yandan, partinin alt kadroları bu yıllar süresince yalnızca ekonomik zarara uğramış ve isteklerinde radikal kalmıştı. Erbakan radikalizme sahte bir bağlılık göstermeye devam ederken, İslâmî ortak pazar ve NATO’dan ve G7 olarak bilinen Batılı zengin devletlerin dışında onların etkisini azaltmak amacıyla kurulacak bir İslâmî G8’den bahsetmekten memnunluk duyuyordu.
Reklam
ERBAKAN ATATÜRKÜ ZİYARETTE
Erbakan askeri marşlarla karşılandığı partisinin kongresinde generallerle ilişkilerini düzeltmeyi denedi. Müslüman ve laik Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırmaya çalıştığını inkâr ederek, Türkiye’nin sadece kendi bağımsız dış politikasını izlediğini iddia etti. Hatta İslamcılar laik ve İslamcı karşıtı Cumhuriyet’in kurucusuna karşı kin beslediklerinden, muhalefetteyken yapmadığı bir şeyi yaparak Anıtkabir’i ziyaret etti.
SÜREN SİYASİ İSTİKRARSIZLIK VE EKONOMİYE ETKİLERİ
Zaten kötü durumda olan ekonomi, siyasi istikrarsızlık yüzünden problemler yaşadı. Ortada bir sermaye kaçışı vardı ve ülkede özellikle yabancı sermaye yatırımı yoktu. İktisatçılar, 70 milyar dolarlık Türk sermayesinin Batı’da yatırıma dönüştürülmek üzere kaçtığını hesapladılar; 45 milyar doların İsviçre’de olduğu sanılmaktaydı. 1995 Eylülü’ne kıyasla 1996’da aynı dönemdeki yabancı yatırım yüzde 63 oranında yani 67 milyon dolar azalmıştı. Merkez Bankası 1996’da, hükümet konusundaki belirsizliğin sonucunda ekonominin daha fazla açık vereceğini öngördü. 1996’da cari işlem açığının 1995’teki 2,3 milyar dolar seviyesinden 67 milyar dolara yükseleceği, 1995’te GSMH’nin yüzde 6,5’ini oluşturan kamu sektörü borçlarının da GSMH’nin yüzde 9-10’una yükseleceği tahmin ediliyordu. Yılsonuna kadar Türk lirası, dolar karşısında yüzde 65 değer yitirmişti; bu değer 1995’te yüzde 35’ti. 1995’te bir dolar 59.500 lirayken, liranın değeri giderek düştü ve bir doların karşılığı 107.500 liraya yükselirken, yeni bin yıl başındaki dört yılın sonunda bir dolar 1 milyon 700 bin lira oldu.
KADDAFİ VE KÜRTLER
Generallerin ağırlıklı olduğu aylık Milli Güvenlik Kurulu toplantılarını ve İsrail’le gelişen ilişkiler gibi politikaları kabul etmek Erbakan için sıkıntı kaynağı oldu. Basın ekimdeki Libya ziyaretinde Albay Muammer Kaddafi Türkiye’nin Kürt politikasını eleştirip azarlayınca, Türk basını Erbakan’ı yerden yere vurdu. Sinirler o kadar gerilmişti ki basın hatta Mesut Yılmaz bile darbe duyumlarından bahsediyordu. Ancak, Libya Türk müteahhitleri için önemli bir pazardı ve müteahhitlerin sözcüsü, ödenmeyen alacaklara ve Erbakan’ın gezisi sonrasında yaşanan tartışmalara rağmen kuruluşunun bu ülkede yeni projeler istediğini belirtti: ‘Milyarlar değerinde bir pazarı kaybetmek istemiyoruz.’
ANREFAH PARTİSİ
Yılmaz’ın istifasından üç gün sonra, Refah Partisi Meclis’ten Tansu Çiller’in bu kadar büyük bir serveti, bu kadar kısa bir sürede nasıl yaptığının araştırılmasını istedi. Çiller kürsüde yükselen ‘kökten-dincilik’ dalgasına karşı kendinin laik Türkiye’nin kalesi olduğunu açıkladı ve İslâmcılarla asla bir ittifaka gitmeyeceğini belirtti. Ancak Erbakan’ın şantajına boyun eğdi ve kendine karşı soruşturmaların dondurulması kaydıyla bir koalisyon oluşturmayı kabul etti. Her zamanki fırsatçı Erbakan bunu kabul etti ve Erbakan'ın başbakanlığındaki ‘Refahyol’ koalisyonu 29 Haziran 1996’da ilan edildi. Erbakan’ın başbakanlığı daha başından beri laik güçlerden tepki gördü. Ülkenin büyük holding sahipleri tarafından tekelleştirilmiş olan basının çoğunun saldırısına hedef oldu. Erbakan, bu ülkelere daha önceden ekonomik ilişkileri geliştirme amacıyla gitmiş diğer başbakanların izinden ilerlese de, ağustostaki İran ve diğer İslâm ülkelerine yaptığı gezilerden dolayı eleştirildi.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.