Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ebu Husayn El-Esedî şöyle dedi: "Sizden biriniz bir mesele hakkında fetva veriyor; eğer o mesele Ömer (radıyallâhu anhu)'e gelecek olsa, onun için Bedir ehlini toplardı." Ben derim ki: Subhanallah! Biz, Müslümanların dinleri, akaidleri, İslâmları, küfürleri veya bid'atleri hakkında hüküm olacak, ya da kanları ve ırzları, hatta cennet ve cehennemdeki yerleri hakkındaki meselelerden bahsetmekteyiz. Eğer bu meseleler sahabeler ya da selefe gelecek olsa, bunun için büyük topluluklar toplarlardı. Biz ise etrafındakilere her meselede hemen hükümler yağdıran topluluklar arasındayız. Onlardan birisinin 'bilmiyorum' dediğine tanık olmadım.
Sayfa 228 - Küresel KitapKitabı okuyor
“Gönül öyle bir müftüdür ki istemediği şey için kolay kolay fetva vermez.”
Reklam
·
Puan vermedi
Kitapla ilgili ilk sözüm sömürülesi bir bilgi kaynağı olduğu. Sema Soykan, güzel sohbetiyle sizi olayların arka planına çekip konudan konuya geçiyor, sözcükler arasında da etimolojik incelemeler yapıyor. Sözcük kökenlerinden bazı tarihi olaylara atlıyorsunuz sonra. Şaşırma duygunuz "Yok artık, bu kadar da olmaz!" seviyesine çıkıyor bazen. Olayların iç yüzlerinin yanı sıra savaş ve kapitalizm arkasında dönen dolapların mide bulandırıcılığına şahit oluyorsunuz. Ingilizlerin İran'a şeker satmak için imamlara rüşvet vererek seker tüketimini artırmaları yönünde fetva vermelerini sağlamaktan tutun insanat bahçelerine uzanan hayret verici bilgilerle dolu bir ansiklopedik bir kitap diyebiliriz Öteki Şeylerin Tarihi'ne. Bazı bölümlerde insanın kanını donduran olayların anlatıldığı eser daha çok kelime kökenleri ve Galatımeşhurlarla ilgili. Gayet akıcı, yer yer komik olayların seyrini günlere yayıp okuyabilirsiniz.
Öteki Şeylerin Tarihi
Öteki Şeylerin TarihiSema Soykan · Alfa Yayınları · 0280 okunma
*BİLMİYORUM DİYEBİLMEK!*
İlimde çok önemli bir husus vardır ki, o konuda özellikle Rabbani âlimler çok hassas davranırlar. İlimde derinleşmemiş kimselerin o konuda fazla endişeleri olmaz. Bu önemli husus şudur; bilmediği bir konu sorulduğunda “bilmiyorum” demesidir. İşte bu husus, Rabbani âlimlerle, Rabbani olmayanları birbirinden ayıran en önemli özelliktir.İbn-i Kayyım (rahimehullah) şöyle demektedir:“Allah-u Teâlâ, adına hükümde ve fetva vermede, ilimsiz konuşmayı büyük haramlardan kılmıştır. Hatta haramların en büyüğü mertebesine koymuştur. Allah (azze ve celle) şöyle buyurur: “De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yeresınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah’a ortak koşmanızı ve Allah (azze ve celle) hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.(A’raf, 33) Allah (azze ve celle) haramları dört mertebede kıldı. En basitinden başlayıp, “açık ve gizli kötülükleri” birinci sıraya koydu. Daha sonra daha şiddetli haram olan, “haksız yere haddi aşmayı” ikinci sıraya koydu. Sonra ikisinden daha şiddetli haram olan, “Allah’a ortak koşmayı” üçüncü sıraya koydu. Sonra hepsinden en büyük haram olan, “Allah hakkında bilmediğimiz şeyleri söylemeyi” dördüncü sıraya koydu. (İ’lamul Muvakkiin An Rabbil âlemin/“Âlemlerin Rabbi Adına İmza Atanları Bilgilendirme.”)
Osmanlı' da sapkınların içeceği : KAHVE ! =))
Kahve İstanbul'a tartışmaları da beraberinde getirdi. İstanbul uleması arasında hararetli tartışmalar oldu. Kanuni Sultan Süleyman devrinin şeyhülislamı Ebussuud Efendi kahvenin "Allah'ın emirlerini tanımayan sapkınların içeceği" olduğu yönünde fetva verdi. 16. yüzyılın sonlarına doğru ise bu kez Şeyhülislam Bostanzade Mehmed Efendi, kahvenin sarhoşluk verici bir içecek olmadığı gibi sağlığa faydalı bir içecek olduğu yönünde bir fetva vererek kahve içimini helal hale getirdi.
Sayfa 297 - Alfa Yayınları 1. Baskı 2022Kitabı okuyor
Gönül öyle bir müftüdür ki istemediği şey için kolay kolay fetva vermez.
Sayfa 20
Reklam
Şiddet
Bu toprak kadının Çizgilerinde ve rahminde- Aynı gizin bolluğu Hurmaların tohumudur bu gizin gücü- Ve ekin Savaşan halk için filizlenir. Fetva Tukan / Filistin
Sayfa 27 - Hayal YayınlarıKitabı okudu
Şiddet / 2
Altmış beş yıldır Sırtımı bu vatana dayamış suskun bir küçük kızım Bu şehrin hâkiminin emriyle ne zaman yüzleşeceğim: "Evi basın ve bağlayın Oğlu evin bir odasında acı çeksin!" bu şehrin Hâkimiyle yüzleştim Ve ayağa kalktım Güven ve sevginin anlamını taşıyan şarkılarla- Barışı isteyen! Fetva Tukan / Filistin
Sayfa 28 - Hayal YayınlarıKitabı okudu
Şiddet
Suskunluğum zayıflığım değil ey amcaının oğlu Bu toprakları kim biçecek? - Ateş akıyor Sessizliği ve hüznü avuçlayarak bugün Bu toprak mağdur bir kalpte kalır Asla ölmeden. Fetva Tukan / Filistin
Sayfa 26 - Hayal YayınlarıKitabı okudu
Şiddet
Şiddet Bir son gibi yalnız şehrimde Yaşıyor sıcak ekmeği yiyerek Alabildiğine açık ağzıyla ve yaralı elleriyle. Fetva Tukan / Filistin
Sayfa 26 - Hayal YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Esma binti Ebi Bekir (r.a.) şöyle demiştir. "Peygamber devrinde, annem müşrik iken bana geldi. Peygamber'den (s.a.) fetva istedim ve dedim ki: - Annem bir şey istemek için bana geldi. Onunla görüşeyim mi? - "Evet, annenle görüş" buyurdu." (Buhari, Müslim).
Trajikomik
Fetva vermede ve gençleri yönlendirmede öne çıkan birisine, cihad akımı ve özelde bugünkü Afganistan'ın hükmü hakkında sorulduğunda, 'orası dârul-İslâm değildir' demiştir. Onun arkadaşı da aynı şeyi söylemiştir. Bu iki kişi küfür dârı olan Londra'da yaşamaktadır.
Sayfa 130 - Küresel KitapKitabı okuyor
Kürt Mustafa (Nemrut Mustafa Yamulki)
Saffet Bey isminde ve Anadolu’ya silâh kaçıran bir adam geldi, beni görmek istedi. Dedi ki: — Size büyük bir haberim var. Türk tarihinde tek mevki işgal eden bir kadın oldunuz. Aynı zamanda, İstanbul’da, Nakiye Hanım’ı görüp ailemden de haber getirdi. Elime uzattığı Peyam-ı Sabah gazetesinde Kürt Mustafa Paşa mahkemesinin verdiği idam ilâmı ile fetva vardı. İdama mahkûm olan yedi kişi arasında sıra ile Mustafa Kemal Paşa, Bekir Sami Bey, Dr. Adnan, Ali Fuad, Ahmed Rüstem, Kara Vasıf ve Halide Edib vardı. Halide Edib namına uzunca bir bahis geçiyor, İstanbul Üniversitesi’nde Batı edebiyatı profesörü olan bu hatunun bütün kötülükleri sayıp dökülüyordu. Fetvada herhangimizi öldürmenin bütün Müslümanların dinî bir vazifesi olduğu yazılıydı. Aynı zamanda, İstanbul’da evimin Hükûmet tarafından işgal edildiğini, başımızı getirene mükâfat verileceğini de yazıyordu.
Mustafa Kemal Paşa, tekliflerinin kabulünden sonra, Millet Meclisi için nutkunu hazırlamaya başladı. Meclis, 23 Nisan 1920’de açılacaktı. Bu nutku odasında, Hakkı Behiç ile bana baştan başa okudu. Her ne olursa olsun, Mustafa Kemal Paşa’nın, kudreti milletin eline bırakmak isteği, herhangi bir diktatör veya sultan istemediği görünüyordu. Bana, o günlerde, Mustafa Kemal Paşa, George Washington gibi bir kimse görünüyordu. O aralık, Ankara’ya Chicago Tribune’ün muhabiri William adında biri gelmişti. Bizim resimlerimizi aldı. Bunlar muhtelif Amerikan gazetelerinde basıldı. Aynı gün, öğleden sonra, İstanbul’dan Saffet Bey isminde ve Anadolu’ya silâh kaçıran bir adam geldi, beni görmek istedi. Dedi ki: — Size büyük bir haberim var. Türk tarihinde tek mevki işgal eden bir kadın oldunuz. Aynı zamanda, İstanbul’da, Nakiye Hanım’ı görüp ailemden de haber getirdi. Elime uzattığı Peyam-ı Sabah gazetesinde Kürt Mustafa Paşa mahkemesinin verdiği idam ilâmı ile fetva vardı. İdama mahkûm olan yedi kişi arasında sıra ile Mustafa Kemal Paşa, Bekir Sami Bey, Dr. Adnan, Ali Fuad, Ahmed Rüstem, Kara Vasıf ve Halide Edib vardı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.