Sürekli bir kaçış içerisindeyim, nereye gitsem orada mutlu olacakmışım gibi hissediyorum. Fakat her defasında kendime hatırlatmama rağmen yine unutuyorum. Sorun mekânlarda değil, sorun kendimde.
Başka kitaplardan alıntılar çoğunluktaydı. Her bölümde aynı metnin benzer versiyonlarını okuyormuş gibiydim. Kendini tekrar eden kısımlar vardı. Testlerin cevabı alenen açıktı. Zaten hangi cevabı vermeniz gerektiğini anlıyordunuz. Tavsiye-sohbet tarzı bir şeydi. Doyurucu bir yönü yoktu bence.
Sevme KusurlarıMüthiş Psikoloji · Destek Yayınları · 20202,307 okunma
Bu kitap... Nasıl anlatsam... Sanki deprem olmuş da enkazın altında kalmışım gibi hissettirdi. Adaletsiz bir dünyada, adaletsiz insanlığın içinde; barındığımızı, barınamadığımızı, barındırmadıklarını, görmediklerini, görmeyi tercihlerinin arasında bulundurmadıklarını... Ağırdı. Çiçek'e, mendil satanlara, mültecilere yaptıkları... Ya da yaptığımız, görmediğimiz, onları barındırmadığımız mı demeliyim? Aynen öyle. Bunun sebebi sensin, benim, biziz. Sesimizi çıkarmadıkça müsaade ediyoruz. Hey, duyuyor musun? Zulmü destekleyen sensin, diyorum. Vicdanın sızlıyor diye iyi biriyim havalarına girme. Ne yapıyorsun bu zulmün, adaletsizliğin durması için? Arabanın camından mendil satan, silecekle gezen çocuklara sövüyor musun? Ya da iğreniyor musun onlardan? Çalıştırıyor musun dükkanında ucuza küçük çocukları? Sarkıntılık ediyor musun yolda gördüğün kadınlara, çocuklara? Etmiyorum, yapmıyorum diyorsan bunları yaşayanlar için ne yapıyorsun peki?
Bu kitaptaki Çiçek karakteri gibi insanlığını unutan niceleri vardır. Milyonlarcası...
Nagihan Gökçe Kabal her kitabında senin içindeki farklı yanlarını tanıyoruz. Ve sana her defasında hayran kalıyorum. İyi ki varsın!
Herkes bu kitabı eğlenceli bulmuş ve bu yüzden seriden en beğendikleri kitap buymuş . Kaos ortamı ve aksiyon onları cezbetmiş olmalı. Ki beni de cezbetmedi diyemem. :) Ama ben eğlenmekten çok sorgulayıcı, sorgulatıcı yanını daha çok sevdim. Toplumsal sorunlar, sınıfsal ayrımlar, ön yargılar, empati veya empati yoksunlukları... Bu çatışmalar güzeldi. Bu kitap da serinin diğer kitapları gibi gerçekti. Gerçekten uzak değildi. Peri masalı okumuyordunuz, her an 'gerçek hayattan alıntıdır' yazısı geçecek gibi gerçekti. Dolunay'ı da anladım, Çiçek'i de... Onları iyi anladım ben. Arkadaşa muhtaçlığını da anladım Dolunay'ın, Çiçek'i yaşamaktan alıkoyan şeyleri de... Tüm karakterleri sevdim. Ve bu ilk defa olan bir şeydi. Hepiniz bilirsiniz. İlla sevmediğimiz bir karakter, bir baş belası karakter olur. Ama ben hepsini sevdim. Hepsini ayrı ayrı kucakladım. Hey! Dolunay, Doğukan,Asır... Beni de o eve alır mısınız? :)
Bir önceki kitapta yaşadığım büyülenmeyi bu kitapta da yaşadım. Ruhu yoğundu bu kitabın. Eğlenceli, karmaşık ve yorgun hissettirdi bana. Ne olursa olsun yaşamayı, yaşamı sevmeyi, umudu, aşkın farklı bir boyutunu, pes etmeyi, pes etmemeyi... gibi daha bir sürü sayabileceğim şeyi gördüm ve öğrendim bu kitapta. Nagihan yine yapmış yapacağını. Seviliyorsun Nagila...
Seviliyorsun biriciğim...