Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fikret ÖLMEZ

Gece...
işte buradayız gecenin lezzetine varmış, karanlık delip geçmiş içimizi, gece tenimizin bir alışkanlığı olmuş çoktan. Borgues
Reklam
Kitap...
Bu hengamede, bu cehennemde insanlarla uğraştıkça dönüp dolaşıp sığınabileceğin tek yer kitapların oluyor.
ayna...
Bana bak, gördüğün şey sensin...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendimizi fazlasıyla dünya malı ile, diğer bir deyişle Kuran ın deyimiyle dünya süsü ile fazlaca nitelendiriyoruz.: Benim mesleğim şu, evim bu kadar büyük, arabam şu marka, şurda yaşamaktayım, şu saygın ailenin mensubuyum. Ama benliğimiz ile maddi dünya zıt şeyler. Bu yüzden ruhumuz hep aç, hep bir boşluk gezer iç dünyamızda. İ. Yalom un Aşkın Celladı adlı kitabında kanser hastasının bulduğu şu müthiş terapiyi kaçırmamalı insan: Ben işim değilim, ben ayakkabım değilim, ben maaşım değilim, ben koltuk takımım değilim. Kendimizi sahip olduğumuzu sanıp aslında hiçbir zaman sahip olamayacağımız insanlarla ve dünya malı ile tanımlamayı, evinin büyüklüğü ile, arabasının fiyatı ile, yemek takımının büyüklüğü ile övmeyi bırakıp kendi iç sesimize yönelebilmeliyiz artık. Kendi iç sesini bulan insan zaten huzuru da bulacaktır. Nedense okurken ne kadar da uzak gelir insana...
Çok para ve çok bilgi birbirine benzer iki kavram. İkisinde de tevazu olmadı mı büyük kayıplar verdirir insana. İkisinin arasında bir fark var :çok parası olan, parasını yönetmeyince parasını ; çok bilgili olan ise bilgisini yönetmeyince karakterini kaybeder.
Reklam
Seçim yapmak kolaydır Zor olan, onlarla yaşamaktır. The Words
Okuyup, özbenliğinin farkına varabilen, kendini yetersiz, bilgisiz, eksik hatta cahil görenler; Halbûkî cahilin kendisi cahil değildir zira cahil olduğunun farkında değildir. Öyleyse selam olsun tüm cahillere...
Adalet
"Ben dünya üzerindeki adaletsizliği değiştirebileceğimizi düşünmüyorum, Ama adaletsizlik karşısındaki duruşumuzu değiştirebileceğimizi düşünüyorum." Ece ÜNER
Çok kitap okudum daha önce fakat hiç okumamışım onu anladım. Kitapların okunma yaşı vardır; Kafkayı liseli bir genç de okur, 30 yaşındaki de 60 yaşındaki de. Ama lisedeki sadece okumak için okur, 30 yaşındaki şimdiyi anlamak için, 60 yaşındaki geçmişini anlamak için. Böyle Buyurdu Zerdeşt de işte bu anlamda yukarıdaki sözlerim için çok güzel bir örnektir. Daha önce de okudum, sadece okumamı geliştirmişim ama şimdi heyecandan kitabı bırakamıyorum elimden. Var olun sevgili okur
Kazandığım oldu kimi demlerde Kaybettiğim oldu çoğu vakitlerde Kimi zaman yüzlerce kişilik goventlerde halay başı oldum Kimi zaman dost meclislerinde hoş sohbet oldum Kimi zaman kalabalıklarda yalnızlığı aradım Kimi zaman yüzyıllar süren yalnızlıklar yaşadım İnsansızlıktan bitap düştüm Dost yüzü, hatta dost olmasa da insan yüzü aradım Yıllarca
Reklam
Bir Kürt atasözü der ki: Aqlê sivik barê giran e. (elbetteki çevirisi aynı anlamı ve ahengi vermez ama Türkçesi şu şekil olabilir: "sığ akıl, ağır yüktür." Ne güzel demiş birileri yüzyıllar önce, fakat malesef günümüzde aklı sığ olanın ağır yükünü cahil olmayanlar çekiyor.
Viyolonsel - Serenad
Düşünüyorum da, Zülfü Livaneli Serenad adlı romanını yazarken Sabahattin Ali nin Viyolonsel adlı hikayesinden etkilenmiş midir? Zira aralarında benzerlikler var.
YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜRLER Yavaş yavaş ölürler Seyahat etmeyenler, Yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.
Yaşamlarımızın Özeti
AYRILIK ŞİİRİ Hoşçakal, dostum, hoşçakal, mutluluklar. Sevgili dostum, yüreğimde yaşayacak anın, Sonunda ayrılık yazgısı olsa da insanın. Hoşçakal dediğimiz gibi buluşmak da var. Hoşçakal, dostum, el sıkışmadan, konuşmadan Sakın üzülme, nedir bu gözlerindeki hüzün? Şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm, Ama yaşamak da yeni sayılmaz şüphesiz. Sergey YESENİN
Çay, kahve, meşrubat edebiyatı
Çayın, kahvenin ve diğer meşrubatın Türk şiirine verdiği zararı, ne okumayan insanımız ne hızla gelişen teknoloji ve aşırı teknoloji bağımlılığı ne de başka bir şey verebilirdi. Çay kahve şairlerinin yarattığı kağıt israfı, maden şirketlerinin ve yangınların ormanlara verdiği zarardan fazladır desem, tamamen Şiire olan hassasiyetimdendir. Çaydan bile soğuttular...
Ne çok eksik bıraktık kendimizi Ve ne çok kitapsız, şiirsiz. Dünya hastayken; Çölde suya Gurbette sevgiliye Hasretmişçesine Şiire kitaba sarılmak gerek bû günlerde, eksik yanımızı tamamlamak gerek cahil yanımızı...