Çiçek

Ve ben derim ki “Eğer çocuğunuz varsa bırakın kırsın döksün, bırakın yapsın, bırakın içini döksün, bırakın sizden farklı olsun, bırakın araştırsın, merak etsin. İleride yalnızlıkla, korkuyla, atılımdan yoksun büyüyen bir çocuk mu yetiştirmek istiyorsunuz, merakla ve araştırmayla büyüyen bir çocuk mu? Onları kendi haline bırakın. Lütfen bazı şeyleri kırıp dökmelerine izin verin... Onların tabiatında kırmak varsa bırakın uğraşsınlar."
Reklam
"Bunalırsın, üzülürsün, bunları dile getirebilirsin. Birtakım yalnızlıklara da girebilirsin, işaret vermeye çalışırsın, yani bunları giderebilirsin ama acı insanın sadece kendisine aittir, anlıyor musun?"
"Uslu durmaz insan, Pandora’nın kutusunu illaki açmak ister, sever kendi kendine acı vermeyi. Olmayacağını bildiği şeyleri daha çok ister, mümkünatı olmayan hayallere, umutlara bağlanır. Tatlı canını acıtmayı sever. Hepimiz böyleyiz."

Reader Follow Recommendations

See All
"Hayatımızda hep bir şeyler kötüye giderdi, iyiden kötüye veya kötüden en betere."
"Hep daha iyilerini, hep biz olmayanları seçtik. Severken, çalışırken, düşünürken. Şimdi çok daha fazlasını istiyoruz, neden? İstiyoruz çünkü bizi buna alıştırdılar. Fazla olana, en güçlü olana. Okullar, dershaneler, kurumlar, seminerler, hırs dolu arkadaşlarınız, çirkef toplum. Size sizi anlatmak varken sizi hep başka birileri yaptılar ama hayat bu değildi, hayat yetinmeyi bilmeydi. Her insan sınırlarını aşabilir ama aşabildiğini aşamaz. Kendi sınırımızda kalmalıydık. Beceremedik, bize gelen de gitti. Bizimle giden de bitti."
Reklam
"Ağır yıkımlar yerine, eylemsiz günler geçirmek yerine hareketi ve bereketi bol günleri seçmeliyiz. İnsan kendi kapısının önüne, zihninin prangalarına yarını anlatmalı, yarın için çitler çekmeli, güzel çiçekler dikmeli... İnsan; ruhuna, düşüncelerine, vücuduna, her zerresine, hayatına bir şey vermek istiyorsa bugünü iyi bir şekilde kaybetmeli."
HAYAT MOTTOSU YAPILACAK BİR ALINTI! "Yarından korkmamızın nedeni, şimdiki zamana sadık kalamama ve eylemsiz geçirdiğimiz davranışlardır oysa gününde bir şeyler diken, gelecekte meyvesiz kalmaz."
"Yaşamını nasıl yitirdiysen bulacaksın onu, başka şeylere vereceksin kendini... Çiçeğin tohumuna, hiçliğe ya da bir serüvene..."
"...ve hiçbir şeyin insanın en yüksek amacı olan ruhun kurtuluşundan daha değerli olmadığını anlamıştım o gece."
"Asil bir zihin ve iradeli bir beyin, her şeyin icabına bakabilirdi bunların. Kader ağlarını örüyordu, bize şekil vermek düşüyordu. Bu yüzden zekâmız, nezaketimiz, cesaretimiz her zaman sınanmaya hazır olmalı, en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde bunu başarmalıydık."
Reklam
"Tehlikeler, ayrılıklar, serüvenler, acılar, yalnızlıklar insanın bir şeyler kazanması için verilmiş fırsatlardı."
"Hep o en sevdikleriniz kıyar size İlkokulda en sevdiğiniz hoca size tokadı atar İlk sevdiğiniz o insan kıyar size En yakın dostunuz kıymıştır size sisli günlerde En sevdiğiniz çiçeğin dikeni batmıştır En sevdiğiniz meyvenin çürüklüğü kıymıştır size En sevdiğiniz hayatlarınız, planlarınız, işleriniz kıymıştır size En sevdiğiniz o ayakkabınız yırtılmıştır beklenmedik günde En sevdiğiniz kokulu silginiz bitmiştir Sabahları tam lazım olduğunda kullanmak istediğiniz o en güzel parfümünüz kıymıştır size Okuduğunuz kitaplar kıymıştır size satır aralarında Bazen cebinizdeki paranız kıymıştır size Delik çorabınız kıymıştır size karizmanın sarsıldığı günlerde Tuttuğunuz takım kıymıştır size en heyecanlı maçta Hep o beklenmedikler kıymıştır size hayatta Öyledir, size o hep sevdikleriniz, sevdiğiniz şeyler kıymıştır. Size kıyanlar kötü şeyler değildi, size kıyanlar sizin hep sevdiklerinizdi, içinizdekilerdi..."
"Şimdi romantizm üzerine güzel denemelerimiz var, güzel sevgi hikayelerimiz var, anılarımız var; şimdi olup biten, hızlı tükenen, artık açlık çekmeden kendisini hemen doyuran aşklarımız var, doygunluktan öte olmayan duygularımız var. Sevmenin tehlikeye atıldığı günler geride kaldı, tehlikeye zaman bile yok artık. Bir zamanlar aşk tehlikenin kendisiydi, şimdi aşk için hiçbir tehlike yok çünkü artık kısa ömürlü. Nedenler bitti, sonuçlar önem kazandı. İçgüdüler duyguları deforme etti, öyle acıya eğilimli günler de kalmadı. Güçsüz kaldı insan her yönden, sevgiden, aşktan. Güzel nimetleri mahvetti insan, kader deyip şimdi geçti köşesine. Şimdi köşeye geçenlerin trajedisi sergileniyor. Açık gözle bakmak mubah!"
"Bir gün sabahın erken saatlerinde metroya doğru yol alırken karşıma çıkan tüm insanların yüzlerine baktım. Özellikle çiftlerin, sevgililerin, eşlerin, sarmaş dolaş olanların. Onları hissetmeye, anlamaya çalıştım, sorgulamak istedim. Yüzlerinde sıkılmışlık hissi ve yaşama endişesi vardı çoğunun... Birbirlerinden sıkılan, birbirlerini dinlemeyen, bitse de gitsek havasında olan insanlardı bunlar. İçlerinde duygu adına, sevgi adına bir şey kalmamıştı sanki. Hazin bir sonbaharın yapraklarını üstlerinden döküyorlardı. Erozyona uğrayan ikili ilişkileri İstanbul’da görmek her adımbaşı mümkündü. Nerdeyse haftanın tamamını beraber geçiren, utanmasalar aynı WC’ye bile girecek, her şeye doymuş, her şeyi bir günde yaşamış insanlar burada çoktu. Haliyle ayrılıklar da çoktu, yani burada aşklar her zaman çok fast food. Burası İstanbul’du, burada ayrılıklar kolaydı, aşklar kolaydı. Eskisi gibi cezaevlerinden, demir parmaklıklardan sevmek, dokunmak yoktu. Gurbetten, uzaktan, özleyerek sevmek yoktu. Görüşmeden sevmek yoktu, burada görüşerek ayrılmak vardı. İnsan anlıyordu eskiden sevenleri, sevginin derinliğini..."
"Yol boyunca mutlu olan, varınca içten içe ölmeye hazırlanan canlılardık artık çünkü bizim için yolun bitimi ölümdü. Sevmezdik varmayı, bir cam kenarında devam etmek isterdik hayata."
413 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.