Üçümüz, davaların bu en görkemlisinde suç ortağıyız. Birbirimize, birbirimizi anlayışımızla bağlandık. Birbirimize nefretle bağlandık. Kara ve baskıcı bir zorbalığa baş kaldırmak üzere bağlandık. Birbirimize aşkla bağlandık.
The flush which still lingered above the pines in the western sky was not more bright nor delicate than the bloom on her cheek; nor was the opening day more cheering than the animated smile which she bestowed on the youth, as he assisted her into the saddle.
¢-- ⋆
Batıdaki gökyüzündeki çamların üzerinde hâlâ asılı olan kızarıklık, yanaklarındaki çiçekten daha parlak ve narin değildi; ne de açılış günü, genç kızın eyere binmesine yardım ederken ona bahşettiği canlı gülümsemeden daha neşeli değildi.