Anadolum! Benim güzel Anadolum! Güzelliğiyle, taaaa uzak diyarlardaki taliplileri dahi cezbeden Anadolum! 13. yüzyılın sonlarındaki Anadolu‘nun siyasi, sosyal, ekonomik, dini, kültürel vs yapısı hakkında özet de olsa kıymetli bilgiler verir OD. Bütün bu yapılara tasavvufun önde gelen şahsiyetleriyle dokunur. Kimlerdir bunlar?: Yunus Emre nam-ı diğer Bizim Yunus, Hacı Bektaşi Veli, Mevlana Celaleddin-i Rumi vs. Çağdaşı olan isimleri elbette konuk etti eserine ama “Bir Yunus Romanı” dedi OD’a İskender Pala. Gariplik ve miskinlik içinde yaşamış huyu güzel, işi güzel, bilgisi güzel ve sözü güzel ve insan-ı kamil denilen Bizim Yunus’un serüvenidir bu roman. Sarıcaköylü olan Yunus, sakin ve mutlu bir hayat yaşamaktadır. Selçuklu Devleti’nin yıkılmaya yüz tuttuğu zamanlarda Anadolu, Çekikgöz diye ifade edilen Moğollar’ın istila ve baskısı altındaydı. Anadolu çoğrafyasında kasırgalar estiren Çekikgöz, Sarıcaköy’e uğrayınca Yunus, bütün ailesini -Sitare dediği hayat arkadaşı Elifi’ni, oğlu İbrahim’i- kaybeder. Yunus, yaşayıp yaşamadığını dahi bilmediği oğlu İsmail’i aramaya başlar ve Tapduk Sultan’ın dergahına sığınır. Ve Yunus’u “Bizim Yunus” yapan serüveni başlamış olur.
Biz bu ilden gider olduk, kalanlara selam olsun.
Bizim için hayır dua, kılanlara selam olsun.
Gerçek sevgiliye gittikten sonra adı dilden dile, aşkı gönülden gönüle dolaşmaya başladı.
Ten fânidir, can ölmez
Çün, gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür
Canlar ölesi değil.