Fatma Nur Uysal

Fatma Nur Uysal
@fnur_uysal
Doğuda gecenin karanlığı parlak griye ardından da yıldızları soluklaştıran deniz kabuğu renklerine büründü. Girintili çıkıntılı ufukta şafak aydınlığı yavaşça, ağır ağır çalan bir çan gibi belirmeye başladı. Bu öyle güzel bir manzaraydı ki Dük tüm dikkatini ona verdi. Bazı güzellikler tasvir edilemez, diye düşündü. Burada o parçalanmış kızıl ufuk, o mor ve toprak rengi sarp kayalıklar kadar güzel şeyler olabileceğini hayal bile etmemişti. İniş pistinin ötesinde, gecenin belli belirsiz çiyinin Arrakis’in alelacele ekilmiş tohumlarına dokunarak can verdiği yerde, kızıl havuzları andıran çiçek tarlaları gördü; içlerinde yer yer... Dev ayak izlerine benzeyen mor kısımlar vardı.
Sayfa 140
Reklam
Sadakat bir ahlak kavramı değildir… Sadakatsizlik ahlaksızlıktır, sadakat da büyük bir ahlak belirtisi değildir. Bir fedakarlıktır yalnızca. Herkesin önüne beğenebileceği bir başkası çıkabilir. Çok doğaldır bu. Ama onunla birlikte olmamak, esas sevdiğini üzmemek için yapılan bir özveridir. Hepsi bu.
Sayfa 122
Uzun yıllar kendimin yasını tuttum. Olabileceğim hâlde olmadığım insanın, yapabileceğim hâlde yapmadığım şeylerin yasını.

Reader Follow Recommendations

See All
Ama hep böyledir işte, yaşam boyu tanıştığımız değil, geride bıraktığımız insanlardır bizi biz yapan.
Benim bir şeyim yok. Doğru insana rastlamadım, hepsi bu.
Reklam
Yola çıkan kişi nereye ulaşabileceğini, ancak yürüyüp, yolu aşıp, vararak bilebilir – yol, yürünmeden, bilinmez… Kendi yönünü bulamayan kişi için, ‘yol’ yoktur- bir sürüklenmedir bütün `yürüme`si… Kendi yolunu bulamayan, bütün yolları boşuna yürür.
Sayfa 105
“Aynı soruya nasıl olup da tamamen farklı iki cevap verebiliyorsun?” Bizimki demiş ki: “Çünkü herkes yüreğinde kendi dünyasını taşır. Dünyaya yönelik bakışımız, dünyanın kendisi değildir; bizim algıladığımız hâliyle dünyadır. Bir yerde mutlu olan insan her yerde mutlu olacaktır. Bir yerde mutsuz olan da her yerde mutsuz.”
Sayfa 26
Ve kadın sonunda konuştu, isyanını dile getirdi. "Bugüne dek sana hiçbir şey söylemedim, hiç sitem etmedim, hiç surat asmadım." dedi Candan. "Sanki bütün yaptıkların, tüm erkek arkadaşlarınla yaptığınız her şey, size sunulmuş, yalnızca size özgü olan davranışlardı. Siz monoton yaşam sevmezdiniz, siz sıkıntı atmalıydınız, siz barlarda, meyhanelerde, iş dönüşü eğlenebilirdiniz. Aranıza eşleriniz asla karışmamalıydı. Başka kadınlar mutlaka olmalıydı ama onlar sizlerin kadını olmamalıydı. Sessiz, sakin, bu durum mutlak bir gerçekmis gibi, sizi evlerde bekleyen kadınların ne düşündüğünü, ne yaşadığını hiçbir gün düşünmediniz. Onlar evde sizi bekliyorlardı, beklemeliydiler, beklediler. Buna isyan edilebileceğini hiç düşünmedin mi? Kim olursa olsun seni evde bekleyen bir insanın varlığı seni hiç mi etkilemiyor? Erkeklikle ilgili bir şey mi bu? Bir telefon etmek erkeklik gururunu mu zedeliyor? Saygı duymadığın, düşünmediğin, aldırmadığın bir insanla yaşamak nasıl bir duygu? Bunu bir kez daha yaparsan ve artık ben hiç aldırmayıp mışıl mışıl uyursam, bu güzel bir beraberlik midir sence?"
Sayfa 61
Erkeğin söylediklerinden sonra kadın yazmaya başladı. “Sıkıntı atıyoruz... İş ev, ev iş… Bu tekdüzeliği insan beyni kaldırır mı? Erken gelirim... Yorgunum zaten... Onlar başka bir gezegenin canlıları, biz başka bir gezegenin. Anlaşamayız, bir ortak noktada buluşamayız. Birbirimizi değiştiremeyiz. Ayrı ayrı yaratıklarız biz. Birbirimizden aynı duyguları, benzer düşünceleri, ortak sözcükleri beklememeliyiz. Onlar uzaylıysa, biz yerliyiz, biz uzaylıysak, onlar yerli. Anlaşamayız biz, anlaşamayız... Birbirimizi anlayamayız biz... Anlamayalım o zaman... Anlamayalım."
Sayfa 60
Düzeltemeyeceği şeylerle yaşamayı öğrenmeli insan. Ya da…
Sayfa 57
Reklam
“Zeytin çekirdeklerini masaya koyabilirsin. İstersen yağmuru dindirebilirsin.” İstemiyorum bunu, yalnızca bir bardak çay sonra bir bardak daha. Geçer yüzümün solgunluğu, damlalar yavaş yavaş kayar camdan. Çay tanelerini çiğneyip zamanın yavaşlamasından bulduğum cesaretle hayatımız için büyük sözler söyleyebilirim: Onurlu bir yoksulluğu seçtik nelerden yoksun olduğumuzu hiç bilmeden.
Sayfa 53
Fatma Nur Uysal

Fatma Nur Uysal

, started reading a book
Kahramanlar Hep Erkek
Kahramanlar Hep ErkekDuygu Asena
7.8/10 · 412 reads
196 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Aslında Aşk da Yok
Aslında Aşk da YokDuygu Asena
8/10 · 1,018 reads
Ozgürlük, kimseye bir zararın olmadan canının istediğini yapabilmektir. Ahlak, o da kimseye bir zararı olmadan yaşayabilmektir, dürüstlük, içiyle dışı bir olabilmektir, aşk, bir saat bile sürecek olsa, bir insana coşkuyla, arzuyla sarılabilmektir. Yaşam, her anı her saniyeyi yaşayabildiğin kadar iyi yaşayabilmektir. Sen, bir kadın olarak, bu toplumda gelinecek en iyi yerdesin, ama hâlâ eksik, hâlâ yarım, hâlâ pek ok seyi çözememişsin. Ben yalnızca seni istiyordum, yalnızca seni seviyordum, tık diyeceği yere kadar, öylece seninle gitmek istiyordum, iyi olacaktı. Şimdi artık yaşamlarımızda yaşanmamış bir şeyler var...
Sayfa 186Kitabı okudu
“Aşk tam olarak nasıl bir duygu?” diye sormuştum. Bunu sorduğum anda annem televizyonu kapatmıştı. Ellerimi ellerinin içine alıp şöyle demişti: “Kolluklarını çıkardığımız günühatırlıyor musun?” “Evet.” “O gün ne olmuştu?” “Yüzmüştüm.” “Doğru. İnsan bir kere yüzmeyi öğrenirse, bir daha unutmaz değil mi?” “Unutmaz anne.” “Peki... Geçen yaz ne olduğunu hatırlıyor musun?” “Ne oldu?” “Ayağına kramp girdiği için az kalsın boğuluyordun. Yüzme bilmene rağmen.” Annem, bunları söyledikten sonra “Aşk, tam olarak böyle bir şey” demeseydi, felaket hikâyemle aşk arasındaki bağlantıyı asla kuramazdım.
181 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.