Tarih boyuna büyük Yahudi düşünürler dünyayı tek kelime ile nasıl açıklamışlar acaba? Musa " Her şey Tanrı'dır." demişti ; İsa "Her şer sevgidir.", Marx "Her şey paradır.", Freud " Her şey sextir." dedikten sonra, Einstein "Her ler görecedir." demiş.
Hepimiz farklı yerlerde farklı kültürlerde yetişiyoruz. Dolayısıyla hepimizin doğrusu, önceliği farklı. Önemli olan bunun farkında olup SAYGI DUYABİLMEK..
Freud un kızına yazdığı mektup;
“Sevgili Anna; en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez.Fizik kurallarına göre, sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin.Yani bunun güçsüzlükle ilgisi yok…”
Ölüm içgüdüsü organizmanın kendisine yönelmiş ise kendini- yıkıcı bir dürtüdür; ama dışa yönelmişse, bu durumda kendinden çok başkalarını yıkıma uğratma eğilimindedir. Ölüm içgüdüsü, cinsellikle birleştiğinde, sadizmde, mazoşizmde anlatımını bulan daha az zararlı dürtülere dönüşür. Her ne kadar Freud birçok kez ölüm içgüdüsünün gücünün azaltılabileceğini ileri sürmüşse de (S. Freud. 1927) temel varsayım değişmeden kalmıştır. İnsan kendini ya da başkalarını yıkıma uğratmaya yönelik bir dürtünün hükmü altındadır ve bu trajik seçenekten kurtulmak için pek az şey yapılabilir. Buradan çıkan sonuç, ölüm içgüdüsünün konumu açısından, saldırganlığın esas olarak dürtülere gösterilen bir tepki değil, insan organizmasının yapısından kaynaklanan kesintisiz bir uyarım olduğu yolundadır.
"Kaderin acımasızlığına, ölüm karşısındaki çaresizliğe karşı teselli bulabilmek, uygarlığa uyum sonucunda yüklenilmiş olan acıları azaltabilmek için TANRILARA gereksinim vardır."
Fichte'ye göre insanların hepsi temelde ayn biçimde akıl yürütürler. Birbirlerinden ayrıldıkları yer ise iradeleridir akıl, mantık dolayısıyla çelişki üretemezken, irade bunu yapabilir ve yapar da.
Frazer şöyle der: "Eski Mısır'da Güneş-Tanrı Ra her gece karanlık batıdaki yerine battığı zaman, baş şeytan Apepi'nin önderliği altında bütün şeytanlar ona saldırır.
Efsanelerin (mitosların) animizmin temelleri üzerine kurulmuş olduğu açıktır; fakat bunların animizmle olan ilgisinin ayrıntısı bazı temel noktalarda henüz aydınlatılmış değildir.
Hume, Dinlerin Doğal Tarihi adlı yapıtında cansız doğanın canlılaştırılmasını haklı görür ve şöyle der:
"Bütün insanlıkta her şeyi kendisi gibi görme ve yakından tanıdığı ve bildiği nitelikleri her şeye kaydırma eğilimi vardır''