Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

furkan

furkan
@frkncbnn
216 syf.
·
Puan vermedi
Tarih Tıbbı Konuşturdu
Tarih Tıbbı KonuşturduTalha Uğurluel
8.2/10 · 798 okunma
Reklam
furkan
@frkncbnn·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Yanık Buğdaylar
Yanık BuğdaylarAhmed Günbay Yıldız
8.4/10 · 3.804 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
furkan
@frkncbnn·Bir kitabı okumaya başladı
Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün
Beynine Bir Kez Hava Değmeye GörsünFrank T. Vertosick Jr.
8.9/10 · 1.029 okunma
-Yinede bunların hiçbiri blackwoodun nabzının atmamasını açıklamıyor. -Sıra tıbbi gizemde adını temize çıkarmalıyız watson, mor çiçekli orman gülünün nektarından çıkarılan bir zehir var. Türkiye’nin karadeniz kıyısındaki bölgesinde ölümcül felçe sebep olduğu için kötü şöhretiyle tanınır. Seninki gibi iyi eğitimli ve tıbbi bir zekayı bile yanlış yönlendirebilir.Yöresel adı “Delibal”
Reklam
furkan tekrar paylaştı.
Özetlemek gerekirse, ender bulunan her şey, ender olanlar içindir.
furkan
@frkncbnn·2023 okuma hedefini ekledi.
2023 OKUMA HEDEFİ
12/50 kitap - %24 tamamlandı
12 kitap okudu
50 kitap
2.309 sayfa
0 inceleme
4 alıntı
furkan
@frkncbnn·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Orhon Yazıtları Araştırmaları
Orhon Yazıtları AraştırmalarıVilhelm Thomsen
8/10 · 12 okunma
“Herkes vicdanının ve aklının gösterdiği yola gidecektir. Vebâller iştirak kabul etmez. Mükâfat da, mücazat da ister dünyevi, ister uhrevi olsun herkesin kendinedir.
“Kumdan kaleniz varsa denizin insafına kalmışsınız”
Reklam
“Gün akşamlıdır devletlim, dün doğduk bugün ölürüz” yalnız Evliya Çelebi değil, bütün osmanlı tarihinin haşmeti işte bu cümleden ibaretti ve Evliya Çelebi’de her hadiseyi noktalayan bu söz , tarihi yaratan ruhun formülü , o ruhun ta kendisiydi Ölmek bir şey değildi. Bu ölümlerde gururdan şerefe kadar insanı saran bir mükâfat vardı. Fakat insan önce ölmesini bilmeliydi. Ölmek kurban edilmek, kurban olmak değildi. Hele kurban etmek hiç olmamalıydı. İşte bunlar günahtı. Doktor, ateşe götürülürken Zer-Taç’ın söylediği şiiri düşünüyordu. Ona; tövbe et Şah seni affedecek demişler , genç ve güzel kadın da buna şöyle cevap vermişti : “Ben ne ateşin çektiği pervane , ne de kurbanlık koyunum. Ben düşünen baş, inanan gönülüm !”
İşin acı kördüğümü de burada başlıyordu zira onların düşünme hüküm verme ve vardıkları hükme göre davranma hakları da en az kendininki kadar meşru idi en sonunda konuşulacak olan şey kimin yanlıdığını kimin haklı olduğunu araştırmaktan öte gidemezdi. Bir ordunun derlenip toparlanması hatta yeniden kurulması evet yavaş yavaş olacaktı. Fakat asıl sabır isteyen asıl yavaş yavaş dedirten dedirtmesi gereken iş bu idi yanılanı yanıldığına inandırmaktı onu yoktan yere bir başka düşman yapacak yerde hakkı olan cepheye asıl cephesine kazandırmaktı. İpi koparmak kolay bir istanbullu hoca’yı tepeleyivermek ondan da kolaydı. Ama bu kazanç değil kayıp olacak meseleyi halletmeyecekti Çünkü karşıdaki tek bir varlık değil bir inanış bir düşünüş düzeni idi ve doğumu beslenişi gelişimi tutunuşu yayılışı bu topraklarla bu millet böyle olduğu için böyle olmuştu Kendi kendine yarı yarıya düşman etmek gibi korkunç bir ihtimal varken “yavaş yavaş “ dememenin çaresi ne idi Yavaş yavaş ve anlayışla iyiniyetle sevgi ile Bunu anlamak lazımdı bunu anlamak şarttı yoksa doğru yol yoksa hakikat işe yaramaz hatta çirkinleşirdi zafer bunu anlayanların hakkıydı şerefli hakkıydı..
Hiçbir iyi niyetin unutturamayacağı hakaretler vardır. Her şeyde geçilmesi çok tehlikeli olan bir çizgi vardır. Geçildiği zaman da geri dönülmez.
furkan
@frkncbnn·1000Kitap'a katıldı.