Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fulya Gürbüz

80 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Nefis ayrıntılar
Bu kısacık ama ayrıntılarla enfes bir şekilde zenginleştirilmiş kitabı çok severek okudum. Kitabın ana sorusu şu; kan bağı mı yoksa sevgi bağı mı? Ben kan bağına inanmam, biri ile kan bağım olduğu için onu sevmek zorunda olduğum fikrini saçma bulurum. Bu kitap da bunun en güzel örneklerinden birini sunuyor. Kitabı okurken her an kötü bir şey olmasını beklediğimi fark ettim. Bunun iki sebebi olabilir; romanı ya da öyküyü mutlu bir hayatın değil mutsuz bir hayatın oluşturacağını sanmam ya da sürekli korkunç şeylere maruz kalan bir toplumun ferdi olduğum için hep felaket bekliyor olmam. Bu kitap mutlu bir şeylerin öyküsünün yazılabileceğinin de bir örneği. Belki de Keegan, bizi sürekli kötü bir şey olacağı beklentisi ile diken üstünde tutmaya çalışmış ve sonunda da şaşırtmayı amaçlamıştır. Eğer buysa amacı cidden başarmış. Okurken Faulkner okuyor gibi hissettim, Keegan’ın etkilendiği yazarlara bakayım dedim, bulamadım bir şey ama merak etmediğim başka bir şey buldum. Kitabın filmi varmış. Kitabı bitirir bitirmez filmi de izledim. Filmin adı The Quiet Girl (Sessiz Kız). Yine bir önyargıyla başladım izlemeye ( ne çok önyargım varmış yahu) aslında önyargı değil de daha önceki tecrübeler diyelim çünkü bugüne kadar okuduğum hiçbir kitabın filmini beğenmedim. Ama bu film beni yanılttı, çünkü gerçekten iyi bir filmdi. Kitabı da filmi de tavsiye ediyorum.
Emanet Çocuk
Emanet ÇocukClaire Keegan · Jaguar Kitap · 20212,382 okunma
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Elizabeth'i tanımalısınız
Otuzlu yaşlarınızdasınız ve bir vakfın derslerine katıldığınızı varsayın. Kültür ve Uygarlık isimli dersinizin öğretmeni ile tanışıyorsunuz.Karşınızda kaba saba ayakkabıları, siyah ya da kahverengi uzun etekleri (mevsime göre), griye yakın sarı saçlarıyla Elizabeth Finch duruyor. Ama Elizabeth Finch'i Elizabeth Finch yapan ne kıyafetleri ne
Elizabeth Finch
Elizabeth FinchJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 2022104 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ah Sevgili Gerasim sırf senin hatrına bile okunur bu kitap
Uzun yıllar önce Babalar ve Oğullar’ı okumuş ve çok sevmiştim. O zamandan bu yana da hiç Turgenyev okumadım. Avcı’nın notları’nı okuduktan sonra Turgenyev gibi büyük bir yazarı okumamanın büyük bir kayıp olduğunu fark ettim. Diğer kitaplarını da okumayı planlıyorum. Avcı’nın notları; Yermolay ile değirmencinin karısı, Çertophanov ile Nedopüskin, Çertophanov’un sonu, Mumu, Komşu Radilov, Birük, Kaderci, Han öykülerinin olduğu güzel bir öykü kitabı. Ben en çok Mumu’yu sevdim. Öykülerde dikkatimi çeken ana tema çoğunda birini sevmeye, bağlanmaya ihtiyaç duyan, hatta sevdiğinde yaşamla dolan insanların uğradığı hüsran oldu. Bu nedenle can yakıcı bir yanı var öykülerin. Özellikle Mumu ve Çertophanov’un sonu öykülerinde ana tema bu. Öykülerde ayrıca vicdan olumlu ve olumsuz anlamda da konu edilmiş. Özetle ben sevdim kitabı. Tavsiye ederim.
Avcının Notları
Avcının NotlarıIvan Turgenyev · Can Yayınları · 2007368 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
612 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Leonardo Padura’dan okuduğum ilk kitap Sapkınlar. Çok ama çok severek okudum. Kitap, her biri birbirinden güzel üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm II. Dünya Savaşı öncesinde Nazilerin zulmünden Havana’ya kaçan Yahudi bir çocuğun öyküsünü, ikinci bölüm 17. yüzyılda Rembrandt’ın yanına çırak giren Yahudi bir gencin öyküsünü ve son bölüm günümüz
Sapkınlar
SapkınlarLeonardo Padura · Bilgi Yayınevi · 20231 okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yıl 1518. Bir kadın dans etmeye başlıyor ve neredeyse tüm şehir peşine takılıp kendini kaybetmişcesine dans ediyor. Kadın birbiri ardına gelen felaketlerden sonra şehrin üzerine çöken kıtlık yüzünden az önce minik bebeğini nehre attı. Ve dans etmeye başladı. Neden? Şehir halkı öyle acılar yaşıyor ki akıllarını kaybetmemeleri olasılık dışı. Hiçbir şey değişmiyor, tüm felaketler yoksul halkı etkiliyor, din adamları bal kaymak içinde yaşıyor, halk hala bu tacirlerin lafını kutsal belliyor, kısaca birileri açlıktan delirirken merhametin tepesi olması gereken din adamlarının sofralarından kuş sütü eksik olmuyor. Bu kitabı okuyun, hikayesi gerçek olduğu için ve bu hikaye dünya üzerinde bu kadar uç noktada olmasa da sürekli tekrarlandığı için okuyun çünkü umudunu kaybeden bir halkın hikayesi bu. Yazarın anlatımına, zekasına hayran oldum. Diğer kitaplarını da okumayı çok isterim.
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,518 okunma
Reklam
432 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Lucia’nın kadınları
Öykü kitabı okumak tıpkı hayat gibi, nasıl yaşarken bazı anlardan nefret edersin, bazılarını unutamazsın ve bazılarını hatırlamazsın, öykü kitaplarında da öykülerin bazıları aklına mıh gibi çakılırken bazılarını anımsamıyorsun bile. Adı bile çok çekici olan bu kitapta da bazı öyküler beni çok etkiledi. Kitapta şu öyküler var. 1.Angel’ın
Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı
Temizlikçi Kadınlar İçin El KitabıLucia Berlin · Siren Yayınları · 202169 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
33 saatte okudu
İnanılmaz gergin ve sinir bozucu bir atmosferi yaratmayı nasıl başardın acaba Sevgili Muriel? Kitabımızın kahramanı Lise karşılaştığı çoğu insanı tedirgin ediyor. Bayan Fiedke hariç. Muhtemelen o da insanın binbir halini görecek kadar uzun yaşadığı için Lise’nin tavırlarını pek o kadar garipsemiyor. Kitapta o kadar garip insanlar var ki onların cümlelerini okurken şunu düşündüm; acaba aslında hepimiz bir diğerinin biraz kaçık olduğunu düşünüyor olabilir miyiz? Herkes kendine göre doğruysa diğerleri yanlış olmalı öyle di mi? Ama yine de ortak bir yol bulup toplum oluşturmayı becerebilmişiz ve bu toplum denen şeyin içinde el yordamıyla yaşayabiliyoruz belki de. Bir de Lise gibiler var elbet, bir türlü ortak bir nokta yakalayamayanlar, yalnızlıktan delirecek gibi olup kendine anlattığı hikayeleri diğerlerine gerçekmiş gibi sunanlar ve en sonunda ölmeyi seçenler. Lise’nin temel derdi görülmemek bence. Bu yüzden kıyafetleri birbiriyle uyumsuz o cafcaflı renklerden oluşuyor. Seçtiği kitabın kapağı bile “bana bakın” der gibi. Görülmüyor, farkına varılmıyor ve yalnızlıktan aklını kaybediyor. Lise insanı tedirgin ettiği kadar merhamet duygusu da uyandırıyor. Okurken beni nedense çok gerdi. Belki de Muriel bunu amaçlamıştı, bilmiyorum. Bu kitap hakkında ne hissettiğimi bilmiyorum, sevdim mi sevmedim mi söyleyemiyorum. Çok acaip
Sürücü Koltuğu
Sürücü KoltuğuMuriel Spark · Siren Yayınları · 20181,052 okunma
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İstesek de yalnızlık mümkün değil galiba
Okumak, yazarla sohbet etmek gibi. Daha ziyade onun anlattıklarını dinlemek, aynı duyguyu hissettiğinde yavaşça başını sallamak, aynı fikirde olmadığında ya da bir karakter tepeni attırdığında kaşını çatıp, söylenmek gibi. Bugün Judith Hermann anlattı ben de büyülenerek dinledim, o ıssız yerlerde, onun o sessiz, huzurlu evinde, mutfak masasında
Yuva
YuvaJudith Hermann · Sia Yayınları · 2023372 okunma
232 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Ölümlü olduğunu unutma
Kitabımızın tüm kahramanlarının yaşları 69 ile 100 arasında değişiyor (24 yaşındaki Olive hariç) Dame Lettie ve Godfrey gibi hırs küpü karakterlerden tutun da Charmian gibi şeker bir kadına, Bayan Taylor gibi bilge karakterden tutun da Guy Leet, Alec Warner, Percy Mannering gibi kendine has karakterlere kadar pek çok karakter çok keyifli bir öykü sunuyor. Ama kitabın açık ara sinir bozucu karakteri Bayan Pettigrew. Kitap memento mori (ölümü hatırla) üzerine temelleniyor. Memento Mori kıymetli bir düşünme biçimi. Antik Stoacılık felsefesinin birincil meditasyonlarından biri olan memento mori , ölümlü olmak ve bunu kendimize hatırlatmakla ilgili derinliği ve bağlamı kavradığımızda yaşama duyduğumuz saygı ve farkındalığı artıran, bunun yanında fiziki dünyaya bağlılıkları azaltan bir meditasyon olarak binlerce yıldır kullanılan bir yöntem olarak tanımlanıyor. Hatta Marcus Aurelius hakkında şu söylenir; Marcus Aurelius bir zafer kazanıp da şehre geri döndüğünde halkı selamlarken tacı başından düşmesin diye yardımcısı yakınında durur, tacı tutarmış. Ancak yardımcısının tek görevi bu değilmiş. Bu kişi imparatorun kulağına eğilir, “Memento mori.” dermiş. Ölümü hatırla, zafer sarhoşu olma, ölümlüsün unutma. Kitabımızın kahramanlarından sadece Charmian’ın bunun farkında. Diğerleri yaşlanmayı, ölümü öyle kabullenmez haldeler ki 79 yaşındaki Lettie 82 yaşındaki Bayan Taylor’u yaşlı bakım evinde ziyaret ederek muhtemelen kendisini genç hissetmeye çabalıyor. Kitabı çok severek okudum. Muriel Spark’tan okuduğum ilk kitaptı ve muhtemelen son olmayacak.
Memento Mori
Memento MoriMuriel Spark · Siren Yayınları · 202389 okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kim Olmayı Seçiyorsun?
Ali Smith, dörtlemeye neden Sonbaharla başladığı sorulduğunda, ‘karanlık aylarla başlayıp ışığa doğru ilerlemek’ istediğini söylemiş. Seri bu nedenle Sonbahar ile başlayıp Yaz ile bitiyor. Ama Yaz'ın şu alıntısına bakarsak çok da ışıklı bir roman olduğunu söyleyemeyiz, "Ayrıca yaz her yönüyle hiç kuşkusuz hayal edilmiş bir netice demek.
Yaz
YazAli Smith · Epsilon Yayınevi · 023 okunma
Reklam
256 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
kül ve kemik
Bir adam tren istasyonunda durmaktadır. Richard. Ve çok sevdiği Paddy'nin ölümünün ardından aklında iki kelime "Kül ve Kemik" Henüz hayatta olmasına rağmen kendisinin de kül ve kemik olduğunu düşünür. Yanından geçen kanlı canlı insanların da. Sevdiğin birinin ölümü insana tam olarak bunu yapar işte. Algıladığın dünyayı parçalar, her
İlkbahar
İlkbaharAli Smith · Kafka Kitap · 202229 okunma
400 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Güçlü kadınlara dair öyküleri sevenlere
Kadınlara dair hikayeleri okumayı seviyorum. Şifacı kadınlar, savaşcı ve güçlü kadınlar, yeniden başlamaktan korkmayan kadınlar, bir şeyleri değiştirebilen kadınlara dair hikayeleri. Weyward edebi bir şaheser olmasa da anlattığı öykü çok çekici. 3 kadının kendi dönemlerindeki mücadelesini anlatıyor. Altha 1600lerde, Violet 1940larda ve Kate 2000li yıllarda yaşayan kadınlar. Aynı aileden geliyorlar. Farklı ve şahane kadınlar hepsi. Çok keyifle okuduğum bir kitap oldu. Kitabın kapağı da apayrı bir güzellik, söylemeden edemeyeceğim.
Weyward
WeywardEmilia Hart · Nemesis Kitap · 202329 okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
“Hayat ne derece hayatta kalmaya dönüşürse ölüm korkusu da o derece artar. Acı korkusu nihayetinde ölüm korkusudur. Pandemi özenle bastırıp gözden ırak bir kenara kaldırmış olduğumuz ölümü tekrar görünür kılar. Ölümün kitlesel iletişim ortamındaki aşın mevcudiyeti insanları huzursuz eder. Hayatta kalma toplumu iyi hayat anlayışını tümüyle yitirir.
Palyatif Toplum
Palyatif ToplumByung-Chul Han · Metis Yayınları · 20241,888 okunma
592 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
"Eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, işe bu çürümüş eğitim sistemini değiştirmekle başlamalıyız, diyecekti ve o sırada sesinin ne kadar yüksek çıktığını fark etmeyecekti. Ancak bu o kadar kolay değil, diyecekti çünkü çocukları da kendileri gibi olsun istiyorlar. Niye biliyor musun? İleride onları suçlamasınlar diye. Hesap sormasınlar diye. Onlar da korkak olsun ama korkak olduğunu bilmeyen korkaklardan olsun. Hayattaki tek gayesi, en kısa yoldan köşeyi dönmek olan çocuklar yetiştirmemi istiyorlar, diyecekti. Herkes senin kuyunu kazıyor, dört bir yanın düşmanlarla çevrili, sürekli tetikte olacaksın, her an tetikte olacaksın ki sana yan bakanı yüz metreden gözüne kestirip sen de onun kuyusunu kazmaya başlayasın dememi istiyorlar. Paranoyak çocuklar yetiştirmemi istiyorlar. Doğruyu yanlışı bilmeyen sefil çocuklar." Bu alıntı kitabın tam bir özeti gibi aslında. İnsanın içinde hep biriktirdiği bir öfke olduğunu, var olduğunu hissedebilmek için illa bir düşmana ihtiyaç duyduğunu, ancak bir ortak düşman bulduğunda bir arada olabildiğini enfes bir şekilde anlatan bir kitap bu. Kitapta şöyle bir cümle de geçiyor nefrete dair "Hatırlamak istemesek de herkesin içinde bir dirhem nefret vardır." İşin aslı bu çok övülen kitabın bu kadar güzel olacağına ihtimal vermemiştim ama büyük bir keyifle okudum. Gerçekten de gerek konusu gerek anlatımı olsun aldığı ödülü hak etmiş. Hep aynı söylemlerle koyunlaştırılmaya çalıştığımız ve kendimize düşmanlar yarattığımız bu zamanda (ki bu her zaman aslında böyle olmuştu) mutlaka okunmalı. İyi ki okumuşum dediğim kitaplardan oldu.
Körburun
KörburunHikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 20161,332 okunma
308 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Zamanı geri alabilseydin bambaşka bir adam olur muydun Artemio?
Bazıları yaşamı bir çember olarak tanımlar. Doğarız, büyürüz ve ölürüz, ölürken başladığımız noktaya tekrar geliriz. Artemio Cruz da ölüm döşeğinde belleğindeki çemberi takip ediyor ve kitap ilk anıları ile son buluyor. Fuentes'in çok farklı bir anlatım tarzı var. Eğer "aksın gitsin, nasıl bittiğini anlamayayım" diyorsanız önermem, ama "ben iyi edebiyat okumak istiyorum, damağımda lezzet bıraksın, sabırlı bir okurum" diyorsanız tam size göre. Ben bayıla bayıla okudum ve Fuentes ile neden daha önce tanışmadığıma hayıflandım. Ama sanırım bazı kitapların zamanı var ve o zaman geldiğinde kitap sizi buluyor. Detaylardan söz etmeyeceğim, bu konuda sadece ölüm döşeğindeki bir adamın hayatının gözlerinin önünden geçmesinin öyküsü diyebilirim ama kitabın asıl güzelliği konusunda değil, anlatımında. Kimin kim olduğunu, neyi neden yaptığını anlamaya çalışırken sayfalar ilerledikçe hikaye açılıyor "aaaa demek böyleymiş" dedirtiyor size. Artemio belleğinde gezinirken siz de daha önceki sayfaları belleğinizden çekip çıkarıyor ve hikayeyi her yeni parçayla daha bütün hale getiriyorsunuz. Dedim ya sabrınız yoksa zinhar girişmeyin. Ama şunu da bilin ki enfes bir okuma keyfini kaçırmış olacaksınız. Tüm kitaplarını okumak isteyecek kadar çok ama çok sevdim Fuentes'i.
Artemio Cruz'un Ölümü
Artemio Cruz'un ÖlümüCarlos Fuentes · Can Yayınları · 200886 okunma
92 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ters yöne gitmek
“Yıllarca her sabah, bana dayatılan bu hayatta bir kırılma yaratmam gerektiğini düşünmüştüm, ama hiçbir zaman bir şey yapabilecek kudreti kendime bulamamıştım. Uzun yıllar süresince, her defasında kesintisiz bir gerginlikle, hem de isteğim dışında bu yolu yürümeye zorlanmıştım, fakat sonunda bunu ansızın değiştirebilecek gücü kendimde buldum ve geriye dönmeyi başardım. Lakin böyle bir geri dönüş, ancak duygu ve düşüncelerin doruk noktasındayken olur, bu öyle bir andır ki, kişi ya bu geri dönüşü gerçekleştirecektir ya da artık kendini öldürmekten başka çare görmeyecektir; her şeyi göze alabilen insanın hali onun en yoğun ve ölümcül anıdır, tıpkı benim o zamanlar içinde bulunduğum durum gibi. Hayat kurtarıcı böyle bir anda, ya her şeye karşı koymalıyız ya da yok olmayı seçmeliyiz.” Kiler tam da bunu anlatıyor işte. Kendisine dayatılan bir hayata daha fazla katlanamayacağını fark eden ve bu durum karşısında ya kendini öldürmek ya da tam ters yöne gitmek arasında bir seçim yapması gerektiğini anlayan 15 yaşındaki bir çocuğun hikayesini.O hayatta kalmayı ve kendi yolunu, tüm itirazlara rağmen, kendisi çizmeyi seçiyor. Bize şimdi olduğu adama nasıl dönüştüğünü, öğretmenlerin sadece okullarda bulunmadığını, biz öğrenmek istediğimiz sürece öğretmenlerin hayatın her yanında olabileceğini anlatıyor Bernhard. Serinin ikinci kitabı bu ve en az ilki kadar büyüleyici.
Kiler
KilerThomas Bernhard · Sel Yayıncılık · 2015508 okunma
Reklam
93 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Huysuz ve tatlı adam; Thomas Bernhard
Bu incecik ama yüreğe büyük bir kütle gibi oturan kitapta; güzeller güzeli ama zalim bir şehirde, ortaokul yurdunda kendini terk edilmiş, cezalandırılmış hisseden bir çocuğu dinliyoruz. Yurdun katı yöneticisine olan nefretini, şehrin üzerine yağan bombalardan herkesle birlikte saklanışını, ölümleri, ölümleri ve tekrar tekrar ölümleri ve onun bütün bunlar içinde büyüme çabasını (daha doğrusu kendi ruhunu koruma çabasını.) Bernhard ruhunun nasıl sakatlandığını anlatırken kendi doğamızın dışına nasıl savrulduğumuzu, ruhumuzu kemirenleri ve bizleri sakat bırakanları sokuyor gözümüze gözümüze. Çok öfkeli bir adam bu ve o kadar haklı ki öfkesinde onu sevmemek, ona saygı duymamak her kelimesini yutar gibi okumamak mümkün değil. Velhasılı okuyun Bernhard'ı. İyi bir yazar bu ama bundan çok daha önemlisi yaşadığı onca şeyin içinden yaralanmış ruhunu bütün olarak kurtarabilmiş, kendi doğasına asla ihanet etmemiş ve ona dokunmalarına asla izin vermemiş biri. Bu yüzden de çok sevilmeye değer biri.
Neden
NedenThomas Bernhard · Sel Yayıncılık · 2015696 okunma
584 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Yeni bir insan tipi, yeni bir düşünme biçimi
Kitap her ne kadar bir aşk üçgeninden söz ediyor gibi görünse de temelde yeni bir insan tipinden, daha çok da düşünme biçimlerinden söz ediyor. Yazar bir yandan öyküsünü sürdürürken okura ama “basiretli okura” da sataşmadan duramıyor. Kitabın bu bölümlerini sevdim çünkü yazarın, öyküsünü bir anlığına bırakıp, okuru ile konuşmaya başlamasından hoşlandım. Ama bence kitabın en önemli yanı yazarın sözünü ettiği bu yeni insan tipinin kendini geliştirip, değiştirirken aynı zamanda yakın çevresine de fayda sağlamayı hedefleyen bir tip olması ki bence bu bir toplumun değişmesi için çok önemli bir adım. Bu, bir karıncanın yangına bir damla su götürmesi gibi görünse de aslında bunu büyüyen halkalar gibi düşünmek daha doğru. Kitabın kahramanlarından biri olan Vera Pavlovna’yı ele alalım; özgürlüğünü kazanmasının ardından yan gelip yatabilecek bu kadın bambaşka bir şey yapıyor, terzilik mesleğini bireysel terzilikten çıkarıp bir atölye kuruyor ve pek çok genç kadının hayatlarının değişmesini sağlıyor. Belki böyle büyük hamleler yapmamız zor ama ben her insanın mutlaka yapabileceği bir şeyler olduğuna inananlardanım. Şu sürekli şikayet ettiğimiz hayatın bir ucundan tutmanın hem kendimiz için hem de başkaları için daha onurlu bir yaşam olduğuna da öyle… Her ne ise bu güzel kitabı okumanızı öneririm, en azından mahkum edilen yazarın o zındanda kendisini kahretmek yerine bu kitabı yazarak hala bir şeyler yapabileceğine inanmasının hatrına bile okunmaya değer çünkü
Nasıl Yapmalı?
Nasıl Yapmalı?Nikolay Gavriloviç Çernişevskiy · Kor Kitap Yayınları · 20191,140 okunma
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Çocuk Yasa’sı lösemi hastası Adam’ın dini inancı gereği kan naklini reddetmesi dolayısıyla hastane tarafından açılan bir dava üzerine temelleniyor. Ana sorumuz Onun kararına saygı mı göstermeliyiz yoksa Ona rağmen hayatını mı kurtarmalıyız? Bu, tablonun ortasında duran büyük ana resim olmasına karşın tablo küçük ve düşündürücü detaylarla zenginleştirilmiş pek çok konuyu, hatta okurken kendi kendinize soru sormayı seven biri iseniz, pek çok soruyu da içinde barındırıyor. Bunlardan beni en etkileyen konu (soru) ise şu oldu; farkında olmadan ya da pek önemsemeden yaptığımız bir hareketin, söylediğimiz bir sözün hatta yüz ifademizdeki küçük bir değişimin bile bir başkasının hayatı üzerinde yol açacağı etkiyi kestirebilir miyiz, bunu kontrol edebilir miyiz? Fiona davranışının sonucunu kestirebilir miydi örneğin? Kitabı okumamış olanlar için daha fazla detay vermem doğru olmaz sanıyorum ama üzerine epey bir düşündüğüm bu soruyu yazmadan edemedim.
Çocuk Yasası
Çocuk YasasıIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20232,684 okunma