Temel sorun her tür beşeri gayenin küçümsenmesidir; kendisi çözüldüğünde diğer bütün sorunların çözülmesini sağlayacak tek problem, gaye sorunudur.
Sayfa 29 - Pınar YayınlarıKitabı okuyor
Aydınlanma inanç meselesini dert edinmiş olabilir; fakat özel olarak din karşıtı değildir. "... Aydınlanma'yı temelde din dışı ve karşıtı bir çağ olarak ele alabileceğimiz şüphelidir" der Ernst Cassirer, "... temel gaye (özellikle Alman Aydınlanması'nda) dinin değil, onun 'aşkın' meşrulaştırımının ve temelinin çözülmesidir." Modern Avrupa dillerinde on yedinci yüzyıla kadar "ateizm" sözcüğüne rastlanmadığını ve sonrasında da kayda değer bir zaman dilimi boyunca böyle bir konumun gerçekten mümkün olup olmadığından şüphe edildiğini anımsatmak gerekir. Malcolm Bull'un müstehzi bir ifadeyle belirttiği gibi, "ateizm her yerde lanetlenirken, aynı zamanda varlığı dahi imkansız görülüyordu"
Sayfa 20-21Kitabı okuyor
Reklam
Aristo ona ahirette kendisine fayda verecek ve yarata­nına yaklaştıracak bir mektup yazmıştı: "Ey İskender! Geçici olandan yüz çevir, çünkü geçici olanın bekası kısadır. Yok olma­ yan zenginliği, değişmeyen hayatı, zail olmayan mülkü ve bo­ zulmayan, ebedî hayatı iste." Başka bir yerde de: "Daimî olma­ yan, dünyaya kalbi asılı kalan kimseye hayret ederim. Bu geçici dünyada üstünlüklerini sağlamlaştıran, nimetleri elde eden, yü-celmek isteyen meliklere itibar edilmez. Ey İskender! Sen ne ka­dar yaşamayı umuyorsun? Sana düşmanca bakanları cezalandır. Allah'ın sana olan nimetlerini düşün. Kaybolanda üstünlük yoktur. Devam etmeyende zenginlik yoktur. Kanaat et ki zengin olasın. Dünyâya yönelme. Çünkü, orada çok az kalacaksın." de­di. Bu bölümde yöneticilerin ve meliklerin haberlerini naklet­ meye devam etsek, elbette kitabın hacmi büyürdü. Bizim, bu ki­ tabımızda gerçekleştirmek istediğimzi gaye, özlü nasihat ve öğütte doğruluktur. Bunun için de sen, yapılan nasihatler kalp­ lerine yerleşmeyen, kulaklarına girmeyenlerle, saltanat ve mülk sahibi olan kişilerden lezzetlere teşvik eden, şehvetlere meyle­denlerin görüşüne aykırı olanların bazılarından emin olma!
Aristo ona ahirette kendisine fayda verecek ve yarata­nına yaklaştıracak bir mektup yazmıştı: "Ey İskender! Geçici olandan yüz çevir, çünkü geçici olanın bekası kısadır. Yok olma­ yan zenginliği, değişmeyen hayatı, zail olmayan mülkü ve bo­ zulmayan, ebedî hayatı iste." Başka bir yerde de: "Daimî olma­ yan, dünyaya kalbi asılı kalan kimseye hayret ederim. Bu geçici dünyada üstünlüklerini sağlamlaştıran, nimetleri elde eden, yü-celmek isteyen meliklere itibar edilmez. Ey İskender! Sen ne ka­dar yaşamayı umuyorsun? Sana düşmanca bakanları cezalandır. Allah'ın sana olan nimetlerini düşün. Kaybolanda üstünlük yoktur. Devam etmeyende zenginlik yoktur. Kanaat et ki zengin olasın. Dünyâya yönelme. Çünkü, orada çok az kalacaksın." de­di. Bu bölümde yöneticilerin ve meliklerin haberlerini naklet­ meye devam etsek, elbette kitabın hacmi büyürdü. Bizim, bu ki­ tabımızda gerçekleştirmek istediğimzi gaye, özlü nasihat ve öğütte doğruluktur. Bunun için de sen, yapılan nasihatler kalp­ lerine yerleşmeyen, kulaklarına girmeyenlerle, saltanat ve mülk sahibi olan kişilerden lezzetlere teşvik eden, şehvetlere meyle­denlerin görüşüne aykırı olanların bazılarından emin olma!
Anası onu gezmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde, ne anasının, ne babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olmak düşüncesi gelmemişti. Onlar işportaya konan bir elma gibi onu süsleyip temizlemişler, parlatmışlar, sonra yağlı bir müşteriye okutmuşlardı. Kız yetiştirmekten de gaye bu değil miydi?
" 'Gayeme vardım !' diyebilmiş tek hasret tanıyor muyuz ? Gaye gelip geçiyor; hasret yine eski yerinde... "
Reklam
"Bir hükümet iyi midir, fena mıdır? Hangi hükemetin iyi veya fena olduğunu anlamak için, Hükümetten gaye nedir? Bunu düşünmek lazımdır. Hükümetin iki hedefi vardır. Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır."
Dil bilgisi bir gaye değil, bir vasıtadır. Asıl gaye olan fikir zenginliğidir.
Tasavvuf: Bir İsmin Kendi Hakikatini Gölgelemesi
Seyyid Ebû Hasan en-Nedevî özetle şöyle der: "Sonradan belirlenen terimler, hakikatleri üzerinde cinayet derecesinde olumsuz bir etkiye sebebiyet verir. Zira yeni terim ortaya adeta bambaşka bir hakikat çıkartınış gibi algılanır ve bin bir şüpheye konu yapılıp etrafında husumetler bilenir. Halbuki eğer bu sonradan türeyen isimleri bir yana
Nasihat
dünya hayatına dalmanın ve onu tek gaye edinmenin kişinin zikirden uzak durup gaflet içinde yaşamasına sebeb olacağına dair bir uyarı vardır bu nasihatten öğrendiğimiz diğer bir şey şudur Allah'ın nimetleri eğer Allah'ın yolundan alıkoyan boş şeylerle kullanılırsa bu nimetler artık Allah'ın gazabına ve kişiye yavaş yavaş cezaya sürükleyen bir hale dönüşür
Sayfa 27 - Yedi semaKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.