Sen bilmezsin belki ama.
Ben kaç gece Allah'a bizi hayırlı kılsın diye dua ettim
Seni, senin bile haberin olmayan şeylerden dolayı seviyorum. Sen boşuna saçlarını düzeltiyorsun
Yorganın altında yatıyorum, kalkmak istemiyorum, savaştan çıkmışçasına bitkinim. Lars, dün gece eve dönerken onu aradığımda, kendimi dayak yemiş gibi hissediyorum dediğimde, savaşa bilerek girdiğimi ve savaşta insanın sopa yedigini söyledi. Bu doğruydu, savaşın diğer yüzüydü bu. İnandığın şu ya da bu dava için savaşa girince savaş isteği, savaş heyecanı hissediyordun ilkin, bitkinlik ve güçsüzlük de sonradan üzerine çekiyordu. Savaştan çıkmıştım, böyle hissediyordum.
Kaçıp gitmek istediğiniz yerin kaçtığınız yerle aynı olduğunu görmek tam bir aydınlanmaydı. Hapishanenin bir yer değil, bakış açınız olduğunu anlamak. Deneyimlediği, birbirinden apayrı hayatlar içinde, en köklü değişim hissinin ancak kaçıp gitmek istediği hayatta yaşanabileceği.
Mutlak şöhret en az çabayla bir kahraman, dahi ya da tanrı gibi görüleceğiniz mertebeye ulaşmak demekti. Öte yandan fazlasıyla riskli bir konumdu. Oradan her an aşağı düşüp bir haine, şeytana ya da yalnızca göt lalesinin tekine dönüşebilirdiniz.
DAĞA ÇIKAN KURT
Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Gece. Saat on ikiyi on geçiyor. Taksim'de saatin altında tramvay bekliyorum. Öyle olmasa bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmişti, derdim.
"İnkılap, evet! İhtilal, hayır!. İnkılap bir insanın uykusunu tamamen aldıktan sonra uyanmasıdır. İhtilal, birini gece yarısı dürterek uyandırmaktır; insan birdenbire uyanır, çok uyanır, fazla uyanır."
Hastorlu Tan Hadron fakir bir askerdir.Komutanının kızı Sanoma Tora’ya deliler gibi aşıktır ancak kız zengindir ve gözü de zengin bir koca bulmaktadır.Zengin kız, fakir oğlan karmaşası anlayacağınız.
Bir gece Sanoma Tora bahçede gezinirken, gizemli bir uçak tarafından sessizce kaçırılır ve bunu duyan Hadron hemen yollara düşer.Araştırmaları sonucu esrarengiz uçağın sahibinin kim olduğunu bulmuştur; bütün Mars’ı fethetmenin planlarını yapan ve bunu yapabilmesini sağlayacak güçlü yok edici silahları olan Jahar Jeddak’ı Tul Axtar.
Hadron, çıktığı bu kurtarma yolculuğunda uçağının arızalanmasıyla Xanator’da durmak zorunda kalır ve orada erkek kılığına girmiş köle bir kız olan Tavia ile tanışır.O günden sonraysa hem kendi duyguları hakkında çok şey değişecek hem de oldukça benzersiz maceralar yaşayacaktır Hadron.Görünmez pelerinler, görünmez uçaklar, maddeyi atomlarına ayıran ölümcül silahlar, kötülük abidesi düşmanlar…
Hadron ve Tavia karakterlerini çok sevdim.Yine keyifle okuduğum bir kitap oldu.Seri, her bir kitapta daha da gelişiyor ve güzelleşiyor.
“O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör,
Dünyayı hele sen barış olsun da gör.
Seyreyle gülü bülbülü
Çifter çifter aylar gökyüzünde
Her gece ayın on dördü..”