"Ah, biliyorum, biliyorum, ebediyen dürüstlükte eğitildik, eğitildik de eğitildik; ama bizi yoldan çıkarabilecek her şey beşikten itibaren bu dürüstlükten uzak tutulmuş, yani yapay bir dürüstlük bu ve bu gece gördüğümüz gibi, ayartılma ihtimali karşısında eriyip gidiyor. Tanrı biliyor ya şu ana dek dürüstlüğümün taş kadar sağlam olduğundan zerre şüphe etmemiştim ama şimdi, karşılaştığım ilk büyük ve gerçek yoldan çıkarıcı şey karşısında ben . . . Edward, bence bu kasabanın dürüstlüğü benimki kadar çürük, seninki kadar çürük. Burası acımasız bir kasaba, sert, cimri bir kasaba ve tek erdemi bunca sevilen, bunca övünülen dürüstlüğü; ama yemin ederim, gün gelir de o dürüstlük insanları gerçekten ayartacak bir şeyle sınanırsa kasabanın büyük şöhreti kumdan kale gibi yıkılır. Evet, işte, her şeyi itiraf ettim ve artık kendimi daha iyi hissediyorum; ben ikiyüzlüyüm, farkında değildim ama hayatım boyunca ikiyüzlü oldum. Bir daha kimse bana dürüst demesin - bunu kabul edemem."