Eskiden her yer bu kadar uzak değilmiş. Gitmek istedigin yer neresi olursa olsun çabucak gidermişsin. Gidilmek istenen mesafe saatler değil, günlerle tayin edildigi için kimsenin aklından zamanı ölçmek geçmez, bunun için telaş etmezmiş. O zamanlar kimse varacağı yer için dertlenmezmiş açıkçası. Yolda geçen zaman da varılan yere dahil edilir, o yol boyunca yaşananlar varılacak yerin, yapılacak işin, görülecek hesabın bir parçası sayılırmış. O yüzden de, eskiler uzağa bizden çok daha geç varsalar da, bizim kadar söylenmezmiş. Günler orada burada geçer, dağlar birbiri ardınca devrilir, insanların üzerine onlarca güneş doğup batar, ayaklar çoğu zaman gideceği yeri şaşırır da kimse dönüp arkasına bakmazmış. Aslolan yol değil, yolda geçen zamanmış çünkü. Bu yüzden de, yoldakine büyük bir hürmet beslendiği zamanlarmış.
Zaman benden akıp gidiyor ... Geceleri bile bundan kaçış yok... Günler, hatta haftalar uçsuz bucaksız bir şekilde birbirinin üzerine biniyor. Gelip geçen her gün bir önce kinden farksız.
Olay 2009 yılında Ankara’da yaşanıyor. Kuzen olan iki erkek çocuk arasında geçen vakada çocuklar teyze çocuğu. Çocukların biri olay esnasında 11, diğeri 15 yaşında. Aileleri bazı günler aynı evde yalnız bırakıyormuş çocukları. Bir gün küçük çocuk gece anne ve babasına poposunun ağrıdığından bahsediyor. Yediği bir şeyden dolayı olduğunu düşünüyorlar ya da pişik falan oldu zannediyorlar. Sonra çocuk kuzeninin adını veriyor ve cinsel organına poşet takarak cinsel organını kendi poposuna soktuğunu söylüyor. Bunun üzerine anne ve baba 15 yaşındaki yeğenlerinin çocuklarını istismar etmiş olabileceğini düşünüyor. Poşet diye bahsedilen nesne prezervatif. Çocuk bilemediğinden poşet diye nitelendiriyor.
Bahar beni de etkiliyordu. Bazı günler avludaki şarampol kazıkları arasından dışarıya nasıl bir özlemle baktığımı hiç unutmam. Bazen de başımı duvara dayayarak uzun zaman böylece kalır, donuk, doymak bilmez bakışlarla kalemizin surlarında yeşeren otlara, uzaklarda göğün gitgide koyulaşan maviliğine dalardım. Tedirginliğim, iç sıkıntım günden güne
Zaman benden akıp gidiyor... Geceleri bile bundan kaçış yok....Günler hatta haftalar ucsuz bucaksız bir şekilde birbirinin üzerine biniyor. Gelip geçen her gün bir öncekinden farksız...
Saatler, günler, aylar ve yıllar tükenir, geçen zaman geri döndürülemez, gelecek zaman da bilinemez; insanın kendisine yaşaması için tanınan süreye memnun olması gerekir.
Sayfa 34 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, V.BASIMKitabı okudu