Yaşanılanlar savaş değil de bir masal gibiydi. Direnişin 'binbir geceye' sığdırıldığı bir masal. Kadınlar her gün makyaj yapıyor, erkekler ise yolunda gitmeyen her şey için fıkralar uyduruyorlardı. Her yerde, her şeyde gizli bir direnişimiz vardı...
Denizin kıyısında adımlarımız, kum tanelerini öyküleştirir;
Sevginin ritmiyle çarpan kalbimiz, masalın içinde süzülür.
Gözlerimizin içinde, yıldızlarla dolu bir gece;
Aşkın sihirli dansı, gecenin esintisiyle özdeşleşir.
Sesimiz çarpışan dalgaların arasında kaybolur;
Fısıltılar, sevdanın şarkısını geceye bırakır.
Bu öykü, aşkın izini denizin kumlarına çizer;
Gecenin sessizliğinde, sevgi bir masal gibi büyür.
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi
Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
Uzun zamandır kendimi eskisi gibi hissetmiyorum. Hissetmek de istemiyorum. Belki ne hissettiğimi de unuttum bilmiyorum. Koşturmaca içerisinde geçen günler var. Durup nefes alamıyorum sanki. Dakikaları, saniyeleri tutmak, durdurmak istiyorum. Eskiden uyumayı çok severdim. Şimdi ömrümün hızlıca akışı beni bundan alıkoyuyor. İyi ki. Alıkoyduruna