MAHOMET (MUHAMMED (sav)) Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi; kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selâmlaşıyordu
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı yıl intihar eden AvusturyalI şair Georg Trakl, çoğu kez son derece kişiselmiş izlenimini bıra­kan -çoğu kez de gerçekten öyle olan- kişisel çıkmazları çerçe­vesinde, bir çöküş döneminin bütün belirtilerini ancak hastalıklı ruhlara özgü bir duyarlıkla algılamış ve dizeleriyle bu çöküşün gerek haberciliğini, gerekse tanıklığını çok güçlü biçimde yap­mıştı. Örneğin şairin “Geceye Şarkı” adlı şiirinden alınma şu di­zelerde, insan yönünden, dahası varlık gerekçesinden yoksun kılan bir zamanın çizimleri çok açıktır: Bir nefesin gölgesinden doğma bizler Dolanıp durmaktayız terk edilmişliklerde Bizler, yani sonrasızlıkta yitirilenler, Kurbanlarız, adandıklarımızı bilmezcesine. Hedefi olmayan yolcularız bizler, Bulutları,rüzgârlarda dağılan, Ya da ölümün soğuğunda üşüyen çiçekler, Yerimizden kopartılmayı beklemekteyiz.
Reklam
Victor Hugo'nun Peygamberimiz (s.a.v) e yazdığı şiir
HZ.MUHAMMED Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında Durup su içen develeri izliyordu arada sırada Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu. Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı
Bana giysi verdin Öyle biliyorum giyinmeyi Beni doyurdun Böyle biliyorum doymayı Ve sayıyorum kimse yok Öyle böyle bir doğa Yalnız beni götürüyor kıyamete Görüyorum ki farkediyor Gülümserken korkuyorum Elime açılıyor yüzün Duyuyorum buzlar gibi Sensin bana Sanki kendimden bana içimden tüten Sensin doğduğum sabahları Işıklarına uzandığım başları Dünyaya bırakan Sensin güden Kanımın düşüncesini Sen ince şavk toplam zaman saf hayat Tek diri Sensin yüzen geceye Yeryüzü Sen ayrılmadın hiç Evimizden
Korku ve Yakarış
Bana giysi verdin Öyle biliyorum giyinmeyi Beni doyurdun Böyle biliyorum doymayı Ve sayıyorum kimse yok Öyle böyle bir doğa Yalnız beni götürüyor kıyamete Görüyorum ki farkediyor
Sayfa 22 - BeyanKitabı okuyacak
Zamandan süzülmüş bir zaman
Nar ağaçlarının ıslık çaldığı bir avluydu. Deniz neminden kapıları vardı. eski değil de incinmişti. Yaşı asmaların tozunda saklıydı. Kim oturursa otursun bir Rum eviydi. Kuyuları ipleriyle boğulmuştu. Kalın seslerin ortasında küçülmüş, küçülmüştü. Ev değil, bir pas salkımıydı. Beyaz badanaların altında kimbilir kaç bakış gövermiş, kaç dokunuş halkalanmıştı. Kaç şarkı yaz yapraklarına ölümsüz kalpler çizmişti. Hangi rüzgârlar kimlerin etekleriyle, kimlerin kirpikleriyle doldurmuştu göğü. Kaç gözyaşı tenha gecelerde ay ışığını yastıklara işlemişti. Zamandan süzülmüş bir zamandı. Pencereleri içine bakıyordu nicedir. Merdivenlerinde ses yoktu. Sokaklar ondan açılmıyordu hayata. Bin yıllık ana rahminde birden bire yabancıydı. Onu insansız bırakan kalabalığı yabancı düşürecek kadar yabancıydı. Kesme taşlarda şarap lekeleri, ahşap dolapların naftalin kapıları, dört mevsim boşluğu açıp solan saksılar, geceyi hayal hayal tavanlara işleyen lambaların isi, her şey, her şey, gün ışığını yıkıcı bir şarkıya çeviriyordu. Sahipsiz bir hatıraydı. Yağmurları çoğaltacak çocukları yoktu. ...
Sayfa 105 - Kırmızı Kedi 8. BASKI
Reklam
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
İLAHİ İYİLİK
Sevgi sabırlıdır ve sevgi bağışlayabilir...ama Sevgi asla sevgisiz bir nesneyle uzlaşmaz... Bu nedenle asla günahımızla bağdaşmaz, çünkü günahın değiştirilmesi mümkün değildir. Ama Sevgi sizin şahsınızla bağdaşabilir, çünkü şahsınız değişip yenileşebilir. THAERNE, Centuries of Meditation, 11,30 Tanrı'nın iyiliği üzerinde düşünmeye
Sayfa 25 - Haberci Basın YayınKitabı okudu
VE ÇOCUĞUN UYANIŞI  BÖYLE BAŞLADI
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor  Acıyı ve insanlığı çocuklar  Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları  Onların bilgileri getirdi  Elleri önlerine bağlı - duruşları  Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu  Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı  Ki şimendifer  Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu
Müteakip hadiseler, resmiyette Balkan Savaşları’ndan sonra kurulacak (Eşref daha sonra yeniden kurulduğunu söyleyecekti) ve imparatorluğun son yıllarında ekseriyetle dramatik ve trajik sonuçları olan kritik bir rol oynayacak Teşkilat-ı Mahsusa’nın ortaya çıkışında Libya’daki sürecin mühim bir aşama olduğunu gösterecekti. Enver, Eşref gibi fedaî
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.