Bu meslekte, fırtınadan önce insanı korkutan bir sessizlik olurdu hep.
Küçük siyah gözleri öfkeyle parlıyordu.
Yapacağınız basit bir iş. Üç bin ayak yükseklikte DC 9'un arka kapısını açar ve adamı dışarı atarsınız. Bundan önce de düşenler olmuştu. Bizi suçlayacakları kesin, ama bir süre sonra olay unutulup gider.
Ama...
Bugün seninle birlikte olmak istemiyorum,
Malko kendini bir ahtapotun kollarında gibi hissediyordu. Rüya mıydı bu gerçek mi? Birden, ani bir sıçrayışla uyandı.
Fitili söndürmüşlerdi, ama hala dinamit fıçısının üzerinde oturuyorlardı.
Merak kötü bir huydur, ama bazen insanın hayatını kurtarır.
Kabul edeceğinizi biliyordum. Yoksa böyle bir teklifi size yapmazdım.
Gün boyunca hiçbir şey yemediği halde yine bir kilo almıştı.
İnsan sabrının da bir sınırı vardır.
Özgürlük Meydanı'nın tam ortasında bir deli durmuş, meydanı süsleyen ve Endonezya'nın bağımsızlığını simgeleyen som altından yapılma aleve ana avrat küfrediyordu.
Sarı saçlarının arasında tek tük beyaz teller gözüküyordu, ama gözleri eski pırıltısını henüz yitirmemişti.
Herkes kendi kaderini kendi çizer,
Dünyanın bu ıssız köşesinde karşılaşmamız çok ilginç!