1851'de, New York Globe'un Moby Dick hakkındaki yorumu şöyleydi: "Yazar eserinde tarih, otobiyografi, coğrafya sözlüğü ya da fantezi gibi bir ayrıma girme yoluna gitmemiş."
Aziz Augustinus'un dördüncü yüzyılda kaleme aldığı İtiraflar, yeni inancı doğrultusundaki hayatını, günahlarını ve Tanrı'dan af dileyişini anlatır. Bu hatırat yüzyıllarca apologia pro vita sua, yani dua niteliğinde yakarış ve bir günah dökümü olarak tanımlandı. (Rönesans döneminde, ilahi olan ile daha incelikli bir ilişki kuran melez bir hatırat biçemi çıktı ortaya: Montaigne'in Denemeleri. Hatıratlarda anlatılanlar insanın bilmesi gerekenler olmaktan çıkıp bilebileceklerine dönüştü. Pascal'ın Düşünceler'i, Rousseau'nun İtiraflar'ı gibi. 1908'de, Nietzsche'nin ölümünden sonra yayımlanan Ecce Homo: Kişi Nasıl Kendisi Olur ile birlikte Tanrı dünyadan elini eteğini çekti.)
Reklam
M.Ö. ikinci yüzyılda, Terentius, "Şimdiye dek söylenmiş hiçbir şey yoktur ki daha önce söylenmemiş olsun," demişti.
M.Ö. 450'de, Bakhilides, "Bir yazar diğerinin en iyi yanlarını aşırır ve buna gelenek der," diyordu.
Her ne kadar organik ve henüz adı konulmamış olsa da bir sanat hareketi doğuyor. Nedir bu hareketin kilit öğeleri? Kasıtlı bir sanatsızlık; işlenmemiş, süzgeçten geçirilmemiş, sansürlenmemiş ve amatörce ham malzemeler.
Gerçeklik, Nabokov'un bize hatırlatmaktan asla usanmadığı gibi, tırnak işaretleri olmadan anlamı olmayan tek kelimedir.
Reklam
Geri16
68 öğeden 61 ile 68 arasındakiler gösteriliyor.