Çok farklı bir deneme kitabı bu; hem biçimiyle hem de içeriğiyle. Kitap üç şekilde takip edilebiliyor: 1.sayfa numarasından, 2.her bölüme verilen harflerden ve 3.her fikre verilen numaralardan. Yazar Shields, gerçek nedir? Kime aittir? Edebiyat ve sinema dünyasında türler ne anlama gelir? gibi soruların cevaplarını 618 fikir üzerinden vermiş. Yazarın temel iddiası şu: Gerçeği kimse sahiplenemez. Biri bir gerçekten bahsediyorsa bu, ona ait değildir. Dolayısıyla, o kişiye bir atıf ya da o kişiyi göstererek alıntı yapmak gerekmez. Kitabın bu temel düşünce ekseninde hareketinden dolayı, yazar, sona koyduğu "Ek" bölümünde, kitapta alıntılanan fikirlerin sahiplerini vermiş. Bununla birlikte, yazarın bir de tavsiyesi var: "Eğer alıntı konusunda benimle aynı fikirdeyseniz bu, kaynakça sayılabilecek kısmı kitaptan kesin ve öyle okuyun." Tabi ben böyle okumadım. Aksine, beğendiğim fikirlerin sahiplerini "Ek"ten bulup, fikrin sahibini kırmızı kalemle yazdım :) Altı çizilecek çok cümle olmakla birlikte, bazı tekrarları da var kitabın. Yayınevinin bazı açıklayıcı bilgileri dipnot olarak kitaba eklemesi de okuyucuya kolaylık olmuş. Ek bilgi olarak, kitabın 30'dan fazla yayın organı tarafından yılın en iyi kitabı seçildiğini de ekleyeyim.
Zamanın başlangıcından bu yana, her sanat hareketi sanatçıların gerçeklik olarak gördükleri şeyi sanat eserinin içerisine gizlice nasıl daha fazla sokacaklarını bulma çabasıdır.
Her ne kadar organik ve henüz adı konulmamış olsa da bir sanat hareketi doğuyor. Nedir bu hareketin kilit öğeleri? Kasıtlı bir sanatsızlık; işlenmemiş, süzgeçten geçirilmemiş, sansürlenmemiş ve amatörce ham malzemeler.
Aziz Augustinus'un dördüncü yüzyılda kaleme aldığı İtiraflar, yeni inancı doğrultusundaki hayatını, günahlarını ve Tanrı'dan af dileyişini anlatır. Bu hatırat yüzyıllarca apologia pro vita sua, yani dua niteliğinde yakarış ve bir günah dökümü olarak tanımlandı. (Rönesans döneminde, ilahi olan ile daha incelikli bir ilişki kuran melez bir hatırat biçemi çıktı ortaya: Montaigne'in Denemeleri. Hatıratlarda anlatılanlar insanın bilmesi gerekenler olmaktan çıkıp bilebileceklerine dönüştü. Pascal'ın Düşünceler'i, Rousseau'nun İtiraflar'ı gibi. 1908'de, Nietzsche'nin ölümünden sonra yayımlanan Ecce Homo: Kişi Nasıl Kendisi Olur ile birlikte Tanrı dünyadan elini eteğini çekti.)
1851'de, New York Globe'un Moby Dick hakkındaki yorumu şöyleydi: "Yazar eserinde tarih, otobiyografi, coğrafya sözlüğü ya da fantezi gibi bir ayrıma girme yoluna gitmemiş."