“Ya günün birinde cidden tüm arzularımızın ve heveslerimizin formülünü bulurlarsa; hangi yasalara göre gerçekleştiklerini, herhangi durumda nereye yöneldiklerini, kısacası gerçek matematiksel formülünü bulurlarsa… O zaman belki insan arzulamayı kesiverir; hatta belki değil, muhtemelen keser. Bir tablete göre arzulamanın nesi eğlenceli ki? Bunu geçtim , o vakit insan organ borusuna ya da onun gibi bir şeye dönüşüverir. Zira isteği,iradesi, arzusu olmayan insan organ piyanosundaki boru değil de nedir?”
“Ancak sana bir tavsiye. Evvela, bugüne kadar başına gelen kötü şeyleri alt alta yazıp oku. Bunca kötü şeye rağmen ben nasıl yaşamış , nasıl ayakta kalmışım dersin. Sonra da şuanki dertlerini yaz. Yine bunca şeye karşın nasıl oluyor da hâlâ nefes alabiliyorum diyeceksin. İşin ilginç yanı şu ki , gelcekte de kötü şeyler yaşayacaksın. O zaman da aynı şeyleri düşüneceksin. Ama bak ; yaşadın, yaşıyorsun ve yaşayacaksın. Hayat, senden bıkıp yerine başkasını alana kadar bu döngü devam edecek. “
Sesim kendi sesim, gözlerim kendi gözlerim değildi. Bir başkasının yüzünü, bedenini, organlarını kullanıyormuşum hissine kapılıyordum. Aldığım nefes bile ödünçtü sanki.