Selamlaar, Olga Tokarczuk'un nobel ödülünü aldıktan sonraki ilk kitabı Empusyon'u bitirip geldim, hakkında bir şeyler yazmak istedim.
Kitabı çok beğendiğimi söyleyerek giriş yapıyorum. Olga hanım neler yapıyorsunuz öyle? O yaratılan gizem, karakterler, mistik hava nedir öyle? Okurken sanki bir tabloyu yorumluyormuş gibi hissettim. Ayrıca çevirmenimiz Neşe Taluy Yüce de muhteşem bir iş çıkarmış ve bu kitabı bize kavuşturmuş.
Sanırım beni yakalayan şey tüm karakterlerin birbirinden farklı ve bu kadar özgün olmalarıydı. Her ne kadar o iğrenç sıkıcı, eril dile maruz kalsak da Olga'nın yarattığı bu karakterler asla sıkmıyor. Evet bazılarını öldürmek istiyorsunuz ama son 40 sayfada zaten yazarımız öyle bir final ve epilog yazıyor ki Shakespeare bile o feminizm tokatından dersini alıyor.
Her kitapta mutlaka bir karakterle bağ kurarım, bu kitapta da o kişi Thilo'ydu. Yaktı ciğerimi, bir bataklığın yanması gibi. Thilo üzerinden de hayatın her tarafında hüzün olabileceğini görmüş olduk. Tekrar söylüyorum her ne kadar üzse de Olga muhteşem yazmış.
Rahatlıkla okumanızı öneriyorum, asla pişman olmayacaksınız.