Uzun bir süredir eğitimim dolayısıyla geri kaldığım okumalarıma uzunca süredir ilgimi celp eden beni hep endişeye ve müphemliğe hapseden bir konu hakkında ve duruşuna saygı gösterdiğim Kemal Özer' in araştırmaları neticesinde uzun emekler dökerek yazdığı besbelli olan organ nakline dair ele aldığı Ölüm Tacirleri ile devam ediyordum, biliyorum çok uzun bir girizgah oldu ama bazen kelimeleri daraltmak düşüncelerin temelini ve insanın ne demek istediğinin tetikçisi olur, Asıl mesele şuydu otobüs yolculuğu yaparken yakınlarının ölümü vesilesiyle seferde olanların dilinden baş sağlığı görüşmeleri gerçekleşiyordu ve bi an için unutmuş olduğumu farkettim öleceğimi. Bi karamsarlığa kapıldım, hayatımı sorguladım, tevbe ettim biraz ferahladım ama ölümün soğukluğunu tam olarak atamadım üzerimden. Hoş atmak da istemem, hatırlamak sünnettir ölümü, ölümün gerçekliği bizi modern hayatın gelgitlerinden diriltir hem zaten, ama dengede olmak şartıyla hayatını bir kara kutuya hapsetmeye engel olarak. Sonra o güzel ölüm satırlarına denk geldim alıntısını yaptığım ve içim ferahladı. Bunca kelamın varacağı yer şudur ki, hayatı yaşarken bazı ipuçları veriliyor elimize , bak diyor sen şu anda burada bir şeyi öğrenmek ya da öğretmek ya da hatırlamak için varsın, bazı ipuçlarından hemen ipin ucuna varılırken bazıları için sabır kapısında nöbette beklemek gerekiyor.